Menü

Bayram mı demiştiniz?


24 Haziran 2024 - Zeynep Oral -

Bayram bitti. Bayramın kan, şiddet, baskı, tehdit, zulüm sarmalı değil de bayram gibi olması dileği ve umudu bitmek bilmedi. 

Şu yazıyı yazdığım sırada resmi açıklamaya göre bayram tatilinin ilk yedi gününde trafik kazalarında ölenlerin sayısı 62. Tatile çıkmak ölmek demek olmamalı. 8 bin 690 kişi de yaralandı. Resmi olmayan sayıları artık siz düşünün.

Bugün sizlere bir gazeteci olarak aldığım tuhaf okur mektuplarından söz edecektim. Ancak kimi meslektaşlarım öyle tehditlerle karşı karşıya, kimi gerçekleri araştırıp ortaya çıkardıkları için öyle büyük risk alıyorlar ki onlara saygımdan bundan vazgeçtim. 

HARÇ MI HARAÇ MI? 

Bayramda bol bol bayram sonrası gelecek zamları ve vergileri konuştuk. Zaten baştan beri seyahat özgürlüğünü kısıtlayan yurtdışına çıkış harcı 3 bin TL olacakmış lafı yayıldı. 1500 TL olursa sanki lütfedecekler. Ölümü gösterip yaralanmaya razı etmek gibi. Anımsayın bu haraç, ilk olarak 1 Ağustos 2001’de başladı. Ve toplanan paralar 99 depremi hasarını giderecekti. Şimdi ise nereye gittiği belli değil. Ne de olsa saraylar her gün dünyanın parasını yiyor.

Harç bedeli başlangıçta 50 Amerikan Doları karşılığı Türk Lirası’ydı. 1 Nisan 2007’de 15 lira, 1 Ağustos 2019’da 50 lira, 18 Mart 2022’de 150 lira olmuştu. İnsanın seyahat özgürlüğünü kısıtlayan bu ucube uygulamanın İran ve Filipinler dışında dünyanın hiçbir ülkesinde olmadığını da ekleyeyim. 

Ucube demişken... Düşünbil Dergisi Erich Fromm’un “İnsan Doğanın Ucubesidir!” (1964) adlı yazısını yeniden yayımlayınca günümüze nasıl da cuk oturduğunu, adeta yurdum insanını anlattığını anımsadım. 

Buyurun iyi okumalar: 

İNSAN: YA İLERLER YA GERİLER 

“İnsan, doğanın ucubesidir. Çünkü insan hem bir hayvandır hem de kendisinin farkında olan tek yaşam örneğidir. Kendisinin farkında olmasına rağmen bir hayvan bedeninde bulunması durumu muazzam bir ayrıklık ve korku hissi yaratır. Bu sebeple insan, bir birlik aramak zorundadır ve bunu iki şekilde yapabilir: Ya gerileme ya da ilerleme gösterebilir.

Gerilemekten kastım şudur: Farkındalığı ve aklı ortadan kaldırarak yeniden hayvan olmaya çalışabilir. Veyahut insani güçlerini yeni bir birlik buluncaya dek geliştirmesi mümkündür. Tabii ki bu, çok kısa bir açıklama; bu meseleyi biraz açmak isterim.

İNSANLAR VE HAYVANLAR VE ARADAKİ FARK

Üretken bir yaşam sürmeyen, bir şeyler yaratmayan biri bile, fincandan atılan bir zarmışçasına pasif biri olmayı istemez. Sınırı aşmayı arzular. Bunun bir yolu yaratmaktır, üretken insan olunur böylece. Ellerimle ürettiğim basit bir şey olsa bile bir yaratım söz konusudur. Fakat bir şeyler yaratamıyorsam, o halde yok ederek hayvansı halimi aşarım.

Yaşamı yok etmek, tıpkı onu yaratmak kadar yaşamı aşmaktır. Yaratmak için ilgi duymak, yetenek sahibi olmak gibi pek çok koşul gerekir. Oysa yok etmek için tek bir şey gerekir: Bir tabanca veya rakibiniz sizden zayıfsa güçlü bir kol.

Yok etme sürecinde yaşamı aşma arzumu da gidermiş olurum. Pasif bir hayvan olma durumunu aşma arzumu gidermiş ve böylece yaşam karşısında zafer kazanmış olurum. Aldığım intikamdır bu. Yaşamla üretken bir biçimde uyum sağlamama izin vermediği için hayattan aldığım intikamdır. İşte tam da bu yüzden bence yıkıcılık, zihinsel patolojinin en derin biçimlerinden biridir.”

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.