Menü

'Bayraklar neye yarar?'


23 Ekim 2010 - Zeynep Oral -

Biliyorum yukarıdaki başlık, kışkırtıcı bir başlık. Bayrak bizim kanımızdır canımızdır. Bir ulusun en yüce simgesidir... Ben, bayrağımız göndere çekilirken gözleri yaşaran, yüreği çarpan bir insanım. Bayrağa dokunan elini kalbinin üzerine koyan, bir ekmek parçası yere düşse öpüp alnına koyan kuşaktanım... Gelin görün ki şu anda Paris’teyim ve kent, “manif”lerle yani protesto, manifestasyon, grevlerle ayakta. Millet Sarkozy’ye karşı, çıkarmak istediği yasalara karşı ama en çok dikta yöntemlerine karşı isyanda... Ben de bu havadan etkilenip bu kışkırtıcı başlığı koydum...

(Bu girizgâh, sizlerle paylaşacağım çarpıcı bir sanat olayının farklı açılımlarına, dünkü yazımda da belirttiğim gibi bizdeki tahammülsüzlüğün hızlı ve korkunç tırmanışına bir kez daha “dur” demek için yapıldı!)

Anımsarsanız, geçen yıl Fransa’da Türkiye Mevsimi yaşanmıştı, bu yıl konuk ülke Rusya... Fransa’daki Rusya Mevsimi’nde Rus edebiyatı, Rus tiyatrosu, Rusça performanslar doludizgin birbirini izliyor...

Ben soluğu ilk iş Ulusal Chaillot Tiyatrosu’nda aldım. Şansıma Bolşoy Balesi’yle modern dansın günümüzün en büyük isimlerinden Angelin Preljocaj’ın ortak çalışması çıktı karşıma: Önce biraz ön bilgi:

SINIRLARI ZORLAMANIN SONUCU

Anjelin Preljocaj (kadın değil erkek adı) 1957 doğumlu. Arnavut anne babadan Fransa doğumlu. (Merce Cunnigham öğrencisi. 1984’te kendi topluluğunu kurdu. Modern dansta sınırları sonsuza dek zorlaması 1996’da Aix-en Province Ulusal Koreografi Merkezi’nin başına geçmesine neden oldu. O günden sonra Paris Operası başta olmak üzere sayısız ülkede koreografileri alkışlandı. Jean Genet ya da Shakespeare’in sözlerine, Stockhausen’in müziğine ya da Enki Bilal’in çizgilerine dans yaratmak onun işi...

Anjelin Preljocaj, bu kez Bolşoy Opera ve Balesi’nden kendi seçtiği on balerinle, kendi topluluğundan (Aix-en Province Balesi’nden) seçtiği on dansçıyı bir araya getirdi. Müzik için “Fransız elektronik müziğin babası” diye kabul edilen DJ Laurent Garnier’yi seçti... Farklı disiplinlerden dansçılarla Moskova’da ve Aix’te birlikte çalıştı. Ortak bir devinim dili elde edip “Suivront mille ans de calme” adlı eseri yarattı... İncil’den alıntılanan bu tümceyi “...Ve sonra bin yıllık huzur” diye çevirebiliriz.

‘VE SONRA BİN YILLIK HUZUR’

Bu başlığın öncesi “İnsanların, toplumların, ülkelerin zorbalığı, çılgınlığı, öfkesi ve düşmanlığından sonra, kıyametten sonra, bin yıl sürecek huzur gelecek... ” diye okunabilir.

Modern dansta farklı koreografilere rastlamak giderek zorlaşan bir iş. Hele çok izlemişseniz, çoğunu birbirine benzetmek işten bile değil. Anjelin Preljocaj çok farklı bir dil, bir devinim silsilesi yakalanmıştı. Bunda elektro müzik kadar (arada Beethoven’in Ayışı sonatını saymazsak) ve Hintli sanatçı Subodh Grupta’nın sahne düzeninin, Rus sanatçı Igor Tchapourine’nin kostümlerinin de rolü var.

Sahnede 22 dansçı, çıplak ayak ve salt bedenleriyle (ten rengi iç çamaşırlarla) ruhun derinlerine inen, insanın insana baskısı, zorbalığı, çılgınlığı ama aynı zamanda sonsuz huzurun, aşkın, sevginin, umudun ipuçlarını veriyorlardı.

Cinsler arası, ırklar, diller, dinler arası farklılığın değil, ayrımcılığın yok edildiği bir dünya umudu yeşerdi sahnede adım adım...

Anjelin Preljocaj’ın kıyameti, alışıla gelmiş gürültülü patırtılı dağları yerinden oynatan değil, sessiz ve derinden işleyen insanın içini acıtan imgelerden oluşan bir kıyametti.

Plastik, naylon sınırlardan, tepeden inme demir yumruklardan, ellerimize dolanan kelepçelerden, bedenimizi ve ruhumuzu teslim alan zincirlerden, adım adım kurtuluşu izledik. (O 22 dansçının minik bir el hareketiyle zincire ya da naylona bürünmesi gitmeyecek gözümün önünden...)

TAHAMMÜLSÜZLÜĞE YER YOK

İki saate yakın soluk soluğa izlenen bu dansın sonundaki çarpıcı finali ayrıntılarıyla anlatmalıyım:

Bomboş sahnenin en gerisine gözle görünür görünmez çelik kurnalar yerleşti. Sanki bir çamaşırhane... Dansçılar çamaşır yıkamaya, çitilemeye başladı.

Sular sahnenin her yanına sıçrarken, dansçılar sulara basıp basıp boylu boyunca kayarken, bir yandan da ellerindeki bezlerle yerleri silmeye başladılar... Sahneyi iyice temizledikten sonra elbet bezleri de yıkadılar... İyice yıkadılar... Sonra sanki kurutmak istercesine yere bezi tek tek sıkıp, silkeleyip, sanki kurutmak için güneşe serer gibi, hepsini sahneye serdiler...

Bütün o bezler dev bayraklardı. Elli kadar ülkenin dev bayrağı... Amerikan, İngiliz, Fransız, Çin, Japon, Rus, Baltık Ülkeleri, İspanya, İtalya, Suudi Arabistan, Pakistan, Kanada, aklınıza gelen tüm ülkelerin bayrakları... Evet, Türk bayrağı da vardı...

Tüm bayraklar rengârenk, yıkanmış, temizlenmiş, yere serilmiş... Sonra insanın içini ısıtan bir gün ışığıyla birlikte önce iki dansçı kucaklarındaki iki kuzuyu (masumiyetin simgesini) saldılar bayrakların üzerine... Sonra tüm dansçılar yeryüzünde düşlenebilecek en müthiş huzuru çağırdılar sahneye. Bayrakların üzerinde dans ederek...

Finalde Chaillot Tiyatrosu ayağa fırladı, alkışlar dinmek bilmedi...

Bu eser, eylülde Moskova’da, şimdi de Fransa’da temsil ediliyordu, daha birçok ülkede gösterilecekti.

Bu eser, Fransa ve Rusya kültür bakanlıkları katkılarıyla, Moskova ve Aix yerel yönetimlerinin katkılarıyla, iki kurumun işbirliği, Luxemburg, Berlin ve Hollanda festivallerinin desteğiyle ve BMW, Shell, Credit Suisse, Moskova Bankası gibi nice kurumun parasal yardımıyla gerçekleştirilmişti.

Kimse ama hiç kimse “Vaaaay bizim bayrağımız çamaşır mı?.. Neee?.. Yere serilir mi?..” diye başlayıp katkıyı, desteği geri çekmeye kalkışmamıştı!

Bir kez daha yaratıcılığın ancak sonsuz özgürlük ve tahammülsüzlüğe geçit vermeyerek sağlandığı ortaya konmuştu.

Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanı’na, ülkedeki sanat kurumlarına, sanatçılara ve halkımıza duyurmak görevimdir...

Cumhuriyet - 23 Ekim 2010

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.