Menü

Barcelona Zirvesi’nden izlenimler- 1


29 Kasım 2005 - Zeynep Oral -

-“Ülkeyi işgal eden güçlere karşı savaşmak, terörizm değil mi?”…” Kendi ülkesini, koruyana terörist denebilir mi?”

Barcelona’da pırıl pırıl bir güneş … Görkemli Akdeniz Kongre Merkezi …. Binlerce koruma ve güvenlik görevlisi … Her ülkeden yüzlerce gazeteci … Aylardır millet bu zirveye odaklanmış. Aylardır değil, yıllardır! Dile kolay: Tam 38 ülkenin ,Avrupa ve Akdeniz ülkelerinden devlet ve hükümet başkanı yarın burada buluşacak. Çünkü “Barcelona Zirvesi” var!

38 ülke dedim: AB üyesi 25 ülke, Akdeniz’i çevreleyen 10 ülke ve Romanya, Bulgaristan, Hırvatisitan….

-Gelin görün ki yukarıdaki bu sorular Barcelona ‘da ortalığı karıştırdı. “Barcelona Zirvesi” bu sorular nedeniyle tehlikeye bile düştü. Sırf terörizm sözcüğünün tanımı üzerine ülkeler bir anlaşmaya varamadıkları için bir çok lider Barcelona zirvesine katılmaktan vazgeçti. Mısır, Ürdün, Suriye Cezayir, Fas ve bir çok Arap ülkesinin devlet başkanları kesinlikle katılmayacaklarını bildirenler arasında….

-Temelleri on yıl önce (İspanya’nın AB başkanlığı döneminde) atılan ve Avrupa

Ülkeleriyle Akdeniz’in kuzeyindeki ve güneyindeki ülkeler arasında işbirliği ve ittifakı, birlikte kalkınmayı hedefleyen, aradaki uçurumu ve çelişkileri gidermeyi amaçlayan, kısaca “EuroMed” diye anılan “Barcelona Süreci” bugüne dek en çok dışişleri bakanlarını bir araya getirmişti. Bu zirve hükümet ve devlet başkanlarını bir araya getirme açısından bir ilk olacaktı. Ancak şimdilik yaralı bir “ilk” …. Çünkü katılım az ve eksik… Katılacağı kesin olanlar arasında Tony Blair , Angela Merkel, Kazimierz Marcinklewicz, Jose Louis Zapatero ve Erdoğan bulunuyor.

-“Kitle imha silahları üzerine tavrımız ne olacak?” Kibarca sorulan bu soru ikinci önemli tartışma konusu . Sorunun daha az kibarcası: Yanıbaşımızdaki İsrail, nükleer gücüyle hepimizi tehdit ederken, Avrupa suskunluğu sürdürecek mi?

Hazırlık toplantılarında ortalığı karıştıran bu tartışmada Akdeniz’in güneyindeki bu ülkeler AB yi iki yüzlülükle ve en ağır kaba deyişle Amerikan uşaklığıyla suçluyor. Ve üç gündür süren hazırlık toplantılarında henüz bu konuda da bir görüş ve düşünce birliğine varılmış değil.

- İki akşam önce Mayorka’da Medeniyetler İttifakı toplantısını açan Türkiye ve İspanya başbakanları Erdoğan ve Zapatero , Barcelona zirvesine ilişkin umutlu mesajlar veriyorlardı. Dün akşam Barcelona Vilayet sarayında verilen bir resepsiyonda İspanya Başbakanı Zapatero bu umudu vurguluyordu… Oysa bugün kongre merkezinde esen hava tam tersi …Merkezde Mısır Dışişleri Bakanı Ahmet Abbouheit, biz gazetecilere Mısır Devlet Başkanının “ yöredeki önemli gelişmeler nedeniyle Barcelona zirvesine katılamayacağını” açıklıyor. Zirve saati yaklaştıkça, eksiler ve eksikler çoğalıyor. Şimdiden Barselona Sürecini “ “başarısızlıkla niteleyenler çoğunlukta…

- Yalnız bu zirveden değil on yıllık Barcelona Süreci’nden beklentileri şöyle özetleyebilirim:Politik reformlarla barış, güvenlik ve demokrasi içinde yaşamak…2) Ekonomik reformlarla sürdürülebilir bir yaşam ve gelişme 3) Eğitim ve kültürel dayanışma 4) Adalet,göç ve toplumsal eşitlikle gelişim kaydetmek….

On yıldır bu dört alanda ne denli ilerlendi artık siz karar verin ! Ve bir an için durup Akdeniz’in güneyiyle kuzeyi arasındaki çelişkileri düşünün.Güneyde işsizlik yüzde 30’ları buluyor. Okuma yazması olmayanlar yüzde 50 dolaylarında ……Kuzey yaşlı nüfusa güney genç nüfusa ve yüksek doğum oranına sahip … Demokrasi gelenekleri ve uygulamaları birbirinden korkunç farklı….Bu yoldaki mücadeleleri farklı… Bu yolda sivil katılım çok farklı….

Elbet bu çelişkileri düşünürken Kuzeyin güneyi sömürge olarak yıllarca kullandığı göz ardı edilemezdi. Filisitn – İsrail çatışması ve Irak işgalinin yarattığı yeni dengeler göz ardı edilemez.

-Zirve öncesi Barcelona’ da katıldığım EuroMed ve Medya toplantısında olsun, şimdi zirvenin başlamasını beklerken olsun, en sık duyduğum soru “Türkler nerede” sorusuydu..Aslında burada sorulmak istenen Türkiye neden daha güçlü bir rol oynamıyor, neden daha aktif olmuyor, neden bu uygarlıklar ilişkisinde gücünü ortaya koymuyordu. Akdeniz’in güneyi de kuzeyi de bizden çok şey bekliyor. Haberiniz ola!

 

28 Kasım 2005- Cumhuriyet

 

Barcelona Zirves’ inden izlenimler-2 (Barcelona)

 

Ortada tel örgüler, yüksek ayrımlar, üniformalı korumalar, bol sayıda güvenlik, güçleri... Ortada neredeyse barikatlar... Barikatların bir yanında onlar, öte yanında ”ötekiler”…

Onlar, hep her zaman herkes adına konuşanlar ve karar verenler… Kararlarını

kimi zaman uygulayanlar, kimi zaman uygulamayanlar... "Ötekiler" genellikle konuşmayanlar… Konuştuklarında seslerini, duyuramayanlar, duyurduklarına baslarına iş açılanlar... Ötekiler seslerini duyurabilmek İçin öfkeye sarılmak zorunda kalanlar….

Barcelona EuroMed (Avrupa - Akdeniz) zirvesine Arap liderlerinin katılmaması kadar,ötekilerin isyanı da damgasını vurdu. Zirvenin, ilk günü sayıları bini bulan ötekiler .ya da öfkeliler son gününde sayıca belki azaldılar ama isyanları azalmadı. Rengarenk ülke bayraklarının karsısında, sirenler polis düdükleri arasında hızla gecen zırhlı arabaların gerisinde gün boyu öfkelerini dile getirdiler.

Zirve boyunca en çok şu sözleri haykırdılar:

"Sermayenin, savasın, şiddetin egemenliğindeki Avrupa'ya Hayır!"" ,

Dışarıda onlar sermayenin pek "temiz" olmadığından, şiddeti beslediğinden

şiddetle beslediğinden söz ederken, içeride Avrupa Parlamentosu ve EuroMed Parlamentosu Başkanı Joseph Burell ; Her yıl MEDA, projeleri ve Avrupa Yatırım Bankası aracılıyla yapılan 3 milyar Euro yatırıma karsın “Akdeniz; hala iki eşitsizlik

uçurumuyla ayıran sınırdır" diyordu, (Akdeniz’in kuzeyinde insan başına düşen milli gelir 30 bin dolarken, Güneyde bu sayının 6 bin dolar olduğunu hatırlatayım)

Hayır hayır, dışarıdaki öfkeli kalabalık sayıları söylemiyor istatistikleri söylemiyor... Onlar çocukları söylüyor, çocukların gözbebeklerini, gözbebeklerdeki umutsuzluğu söylüyor...İşsizliği, açlığı, is ve aş pesinde yollara dökülmeyi söylüyor.

Altlarındaki blucinleri, saçları rüzgarda 'uçuşan dışarıdaki:(darmadağınık kalabalık; içerideki takım elbiseli kravatlı ve boyunlarında hangi uluslararası komitenin, hangi komisyonunda, hangi görevde olduklarını belirten kocaman yafta asılı kalabalıktan öylesine farklı ki..

Dışarıdakiler "Filistin’i bölen parçalayan utanç duvarına 'hayır!” diye haykırıyor İçeride Tony Blair, yanında Filistin Başkanı Mahmut Abbas her şeyin ne kadar yolunda gittiğini anlatıyor. "Biz Ortadoğu’da bağımsız, özgür, yanyana eşit İki, devlet istiyoruz : Bağımsız İsrail ve Bağımsız Filistin Devletleri:"

Nasıl mı gerçekleşecek bu iş? Gizli formülü açıklıyor Bir Kuartetle!”

(Her nasıl olduysa, tamamen şans eseri, Tony Blair'in basın toplantısında en ön sıradayım. Elimi uzatsam, çarpışacağız ya da tokalaşacağız. Nasıl da,kendisinden

emin konuşuyor… Safi kulak kesilmiş, genellikle müzik terimi olarak “Kuartet” – Dörtlü sözcüğünü açıklamasını bekliyorum)

 

"Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler, ABD ve Rusya... Bu dörtlü İsrail ve bağımsız Filistin Devletinin yanyana güvenlik ve huzur içinde yasaması gerektiğine inanıyor…Bu amaçla her tur ekonomik yardim …”

Sözcükler uçuşmaya başlıyor… Nasıl da kendisine hayran, kendisiyle dolu… Ben değil, buradaki İngiliz gazeteciler söyledi: “Kendini İsa sanıyor” diye. Söylediklerinin büyüsüne kapılmış… Blair'in söyledikleri hep dinlediğimiz bir müziğe dönüşüyor... Kuartet'in yıllardır çaldığı müziği sürdürdüğünü görüyorum, duyuyorum…

Dışarıdakiler bu müziği duymuyor neyse ki. Yarın haberlerde görecekler, okuyacaklar ve yine öfkelenecekler... Ve dün olduğu gibi yarın da "Önce yol açtığınız şiddete son verin " diye haykıracaklar..."İçeridekileri bırakıp, dışarıya koşuyorum. Protestocular ilk önüme çıkana… sarılıyorum... Kız şaşkın şaşkın bana bakıyor…

29 Kasım 2005 -Cumhuriyet

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.