Menü

Baharı Beklerken Aşka Dair...


13 Şubat 2005 - Zeynep Oral -

“Ne zaman kar yağsa, yoksulları, evsiz barksızları, açları , bu karda kıyamette üşüyenleri düşünürüm… Şu karın keyfini bir türlü çıkaramadım, çıkaramam “ derdi Aziz Nesin…

Ne zaman kar yağsa, Aziz Bey’in bu sözlerini düşünmeden edemiyorum. En az doğa kadar yaratıcı olan çocukların, karda oynayışlarını, yuvarlanışlarını, kollarını gökyüzüne açıp, “Yaşasın! Tatil yağıyor!” çığlıklarına eşlik eden sevinçlerini izlerken bile…

Kapımızın önünde torunlar ve arkadaşlarıyla yaptığımız, havuç burunlu dev kardan adam yavaş yavaş erimeye başlarken, çocukların üzüntüsüne karşılık, benim içime bir sevinç yerleşmeye başlaması belki de bundan…

Biliyorum daha bahara çok var ama , İstanbul’da karın erimesiyle birlikte, içime ve dilimin ucuna Yahya Kemal’in iki dizesi gelip öyle bir yerleşti ki, çıkmak bilmiyor: “İstanbul’un öyledir baharı; / Bir aşk oluverdi aşinalık…”

Yarın 14 Şubat, malum Sevgililer Günü. Eh elbet ortalığı saran vıcık vıcık, tüketin, tüketin, daha çok tüketin furyasına kapılıp anacak değiliz sevmeyi ve sevgiyi…

Baharı beklerken, 14 Şubatı bahane bilip, bugüne dek yaptığım sayısız röportajda, bugün aramızda olmayan sevdiklerimin aşk üzerine söylediklerini toparlayıverdim. Sizleri gülümsetmek için, işte seçtiklerim : (Parantezin içindeki, röportajı yaptığım tarihtir.)

Cemal Süreya : “Aşk meşru bir şey olmaz. O da şiir gibi meşrulaşınca ölür. Aşk da, şiir de uzlaşıcı olunca ölür.” (1983)

Melih Cevdet Anday : “Bence tek anlaşma yolu var, o da kadınla erkek arasındaki aşk. İnsanlara verilmiş en büyük nimet, emeksiz aşktır. Kuşkusuz çalışa çabalaya aşk kurmanın da var olduğunu bilmiyor değilim..Ama inanın buna değmez. Aşk, nefes almak gibi olunca güzeldir.” (1982)

Azra Erhad : “Aşk, bence insandaki canlılık hücrelerinin maksimuma kadar canlanmasıdır. Aşk bir canlılıktır.” (1982)

Can Yücel : “Benim gördüğüm, aşk, sevmekten başlayan bir azgınlıktır. O kadar çok sevmek ve azmak lazımdır ki aşk için, hiçbir boğa seni tutamasın, hiçbir toreador sana kırmızı şal gösteremesin… Aşk kendine mahsus bir boğa güreşidir. Picasso dahi bunu çok iyi bilir.” (1988)

Haldun Taner : En büyük aşklarımı çocukken yaşadım. On üç yaşımda aşıktım. ..Bazen fizik bir arzunun çok üstünde manevi uyuşmalar beni çeker, bazen cinsel duyguların hakim olduğu, manevi uyuşmanın ikinci planda kaldığı serüvenler… Gerçek aşkı daha seyrek yaşadım.” (1983)

Salah Birsel : “Şimdilerde aşk da değişiyor. Bizim aşk dediğimiz şeyi, şimdi gençler , günlük olay, ne bileyim, sigara içmek gibi bir hale getirmişler. Böylesini yaşayamadığım için, daha güzel olup olmadığını bilemiyorum. Ben kendi dönemimin aşkından memnunum. Eskiden nasıl Göksu’da saatlerce kürek çekerlermiş, perdenin ardındaki bir bakış için, işte ben de gençliğimde saatlerce, İzmir’de , Alsancak’ta yürür dururdum. Her akşam saat sekizden ona… Ama sonunda o bakış var ya, o bakış, öyle değerliydi ki…” (1983)

Abidin Dino : “Aşk, her yerde. Hele sanatçı olunca… Aşk, eski bir Anadolu geleneği. Anadolu hep aşkı sayıklamıştır… Güzel, bir resim, bir çiçek, bir kadın olabilir. Ve güzele aşık olunur.” (1983)

Aziz Nesin: “Aşk ne midir? Hasanoğlu köyünün muhtarına sormuşlardı aşk nedir diye. ‘Oğlan bir kızı sever, ister, vermezlerse aşk olur’ demişti. Bence aşkın en güzel tarifi bu.”

Sevgili Okurlar, bugünden başlayarak yarın ve her gün, sevilmeyi değil, sevmeyi önemsemeniz dileğiyle, hepinize sevgiler…

13 Şubat 2005- Cumhuriyet

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.