Menü

Bach'ın Dayanılmaz Cazibesi…


03 Ekim 2009 - Zeynep Oral -

“8. İstanbul Bach Günleri”yle, üstat ekim ayı boyunca şehre yerleşiyor!

“İstanbul’un binlerce yıllık tarihinin yanında 300 yaşındaki J.S. Bach  adeta delikanlı, yaptığı müzik de modern sayılır!”

8. kez tekrarlanan “İstanbul Bach Günleri” ya da  “Bach İstanbul’da” etkinliği dün akşam  dünyanın en yetkin  müzisyenlerinden, klavsenci, orgcu ve Şef  Gustav Leonhardt’ın    St. Antuan Kilisesindeki  klavsen konseriyle başladı.   Ancak bu yukarıda alıntı yaptığım cümle  bu ustaya değil, İstanbul’un Hollanda Başkonsolosu  Onno Kervers’e ait.

Önceki akşam  Hollanda Sarayında, Onno Kervers,  “Bach müziğinin yaşayan en büyük ustası” diye tanınan, Hollandalı müzisyen Gustav Leonhardt’ın onuruna yaptığı konuşmaya önce Hakan Erdoğan’ı överek başladı.  Bence tüm övgüler, Hakan Erdoğan’ın   gerçekleştirdiğinin yanında zayıf kalıyor. Bırakın birbirinden değerli müzisyenleri , cazla klasik müziği , çok sesliliğin binbir türünü bir araya getirmesi, birbirinden çok farklı mekanları bile  konser alanı olarak kullanması, başlı başına  bu kente  bir artı sağlıyor.

Bach büyüsü
“Bu toplulukta, Bach üzerine 300 yıldır henüz söylenmemiş, yazılmamış  bir şey söylemeye çalışmayacağım… Onun yerine Bach dinlerkenki  duygularımı sizlerle paylaşacağım. Bach’ın müziği  her duyguya karşılık verebilir.   Eğer ciddi bir havadaysam,  Bach’daki matematiksel    uygulamaları, örneğin kontrpuan’ların tadını çıkarabilirim.  Üzgünsem,  Bach’ın sükuneti bana huzur verir; sevinçliysem,  ruhumu daha da kanatlandırır. En şaşırtıcı yanı da  Bach ‘ın müziğinin hala yepyeni olması.”
           
Onno Kervers’in şu birkaç tümcesi beni  yüreğimden yakaladı. Onun “ciddiysem, üzgünsem, sevinçliysem”  diye başlayan cümlelerini ben içimde  hep J.S. Bach’ın müziğine ilişkin olarak  çoğaltıyordum:  Endişeliysem, umutluysam, tüm umudumu yitirmişsem, korkmuşsam, dirençliysem, vazgeçmişsem, kuşkuluysam, yalnızsam, çoğalmışsam,  vb. gibilerinden … Duygu ve düşünce  İmparatorluğumun tüm ayrıntılarına  yanıt verebiliyordu bu müzik . Ve ben buna “Bach büyüsü” diyordum. Ta da Bach’ın dayanılmaz cazibesi. ..
          
Ekim ayı boyunca , St. Antuan dışında,  Aya İrini Müzesi, Sakıp Sabancı Müzesi,  Sirkeci Garı gibi birbirinden çok farklı mekanlarda  Bach’lar (Baba, oğullar ve büyük amca)  bizimle olacak. Birbirinden usta  sanatçılar  Bach çalacak ya da Aydın Esen gibi  kimileri de Bach için çalacak! Bu akşam programda  bir başka usta  Andreas Staier  var!  Hem klavsen hem  forte piyano konseri! Program, mekan ayrıntılarını daha önce gazetemizin Kültür Sayfasından kesip saklamadıysanız 0212. 293 65 42’den öğrenebilirsiniz. Bu arada farklı mekanlara  vurgu yapan, tasarımda da çok  sesliliğe yer veren  “Bach İstanbul’da” afişlerini de çok beğendiğimi belirtmeliyim.
Bu etkinlik İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından desteklenip,  Akbank, Goethe Institut ve Hollanda Konsolosluğunun  katkısıyla gerçekleşiyor.

Cumhuriyet-  3 Ekim 2009

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.