Menü

Aziz Nesin 90 Yaşında...


17 Aralık 2005 - Zeynep Oral -

20 Aralık 1915 Aziz Nesin'in doğduğu tarih. Aziz Bey 90 yaşında.
"Yaşasaydı..." demiyorum. Çünkü Aziz Nesin yaşıyor. Yalnızca, yüz kadar kitabıyla ya da mucizevi Nesin Vakfı'yla ve Vakfın yetiştirdiği çocuklarla değil, tepkilerimizde, düşüncelerimizde, duyarlığımızda, sevinç ve acımızda, gülümsememizde ve öfkemizde, eleştirel yorumlarımızda yaşıyor..."Aziz Nesin'lik" olaylarda yaşıyor... En çok, en çok bu ülkede olan biten her şeyde, kendimizi sorumlu hissetmemizde yaşıyor.

Yazmak –Yaşamak

Yazmakla yaşamayı , iç içe yoğuran Aziz Nesin... Kalemiyle , en güçlü silah olarak geliştirdiği mizahla , eleştirileriyle, önerileriyle, girişimleri ve eylemleriyle, uyarılarıyla toplumun "gözlerini açan" Aziz Nesin... Öykü, Roman, deneme, oyun, şiir, anı, yüzü aşkın kitap... Kaçak çeviri ve yayınları saymazsak çevrildiği 34 dil... Sayısız ödül... Emniyet, birini keşfettiğinde değiştirmek zorunda kaldığı 200 takma ad... Yaklaşık 250 kez yargılanma ... Hapiste geçirilmiş beş buçuk yıl... Halen Nesin Vakfı'ndaki 45 çocuk, ayrıca o "okul"dan geçmiş yüzlerce çocuk...

Gerisi , insan onurunu sonuna dek savunma.. İnsanlara onurlu bir yaşam benimsetmek çabası... Aydın sorumluluğunu yerine getirme... Düşüncelerinden ödün vermeme, düşüncelerini açıklamaktan korkmama... Tam tersine düşünce ve inançlarını açıklamamayı ihanet sayma... Düşünceleri, ürettikleri ve eylemleriyle halkı sürekli uyarma... İşte Aziz Nesin'in 90 yıllık serüveni...
Gerisi , bol sevgi, bol coşku, bol kavga...

Aziz Nesin'in bir yaşama sığdırdıklarını benim bu minicik yazıya sığdırmaya çalışmam olanaksız. Zaten bu köşenin okurları Aziz Nesin'i tüm yönleriyle tanıyor. Şimdi yaptığım bir bakıma özlem giderme çabası...

Borç duygusu

Çocukken , parasız yatılıyken , cumartesi günleri verilen tatlıyı, eğer o hafta iyi çalışmadıysa, "ben bunu hak etmedim ki" diyerek yemeyen Aziz Nesin, kaç kez açıklamıştır, "çocukluktan beri içimde bir borç duygusu var" diye...

Sorardım: "Kendinizi neye , kime borçlu hissediyorsunuz Aziz Bey?"
Yanıtlardı: " Beni yediren, bana veren, beni bugünlere getirenlere... Tanımadığım bir sürü insana..."
"Yani okurlarınıza..." diye üstelerdim.
"Hayır, hayır, okusun ya da okumasın, namuslu, dürüst insanlara... Eskiden beni devlet okutuyor sanırdım. Sonra düşündüm ki, devlet diye bir şey yok, vergisini ödeyen halk okutuyor beni..."
"Ve siz de bunca çok çalışarak, karşılığını ödüyorsunuz. Öyle mi?"
"Karşılığını vermeye çalışıyorum ama ne verebilirim ki..."
Yalvarırdım, bunca çalışmasanız, bunca didinmeseniz olmaz mı diye... Ama boşuna ! Olmazmış!

Hiç unutmuyorum , bir sonbahar akşamıydı . Ertesi gün Vakıf'taki tüm çocukları önce Kitap Fuarı'na imza gününe, sonra tiyatroya götürecekti. Akşam , Nişantaşı'ndaki evinde, mutfakta çocuklara yemek hazırlarken, ansızın... Sanki bir gemi demirini boşalttı. Yığıldı kaldı. Bedenine inme inmişti. Felç...

Ertesi gün Çapa Gureba'da kendine geldiğinde ilk sorusu şuydu : "Çocuklar tiyatroya gidebildi mi? "... Ve ilk üzüntüsü: "Kitap imzalamaya gidemedim, okurlara çok ayıp ayıp oldu..."

Bizim ona Borcumuz

Aziz Nesin, "Ödenemeyen" adlı şiirinde bu borç duygusunu en açık seçik biçimde dile getirmişti. Benim üzerinde durmak istediğim, bizlerin Aziz Nesin'e borcumuzu ödeyip ödemediğimiz ya da nasıl ödediğimiz...

Evet, sorumluluk duygusunu paylaşarak; evet, yaşadığının boşa gitmediğine inanarak ve birbirimize el uzatarak; evet, sürekli ileriye bakarak, bu ülkenin aydınlığa çıkmasına hizmet ederek, haksızlıklara başkaldırarak, tepkimizi ortaya koyarak; ama aynı zamanda Aziz Nesin Vakfı'na, onun eserine sahip çıkarak da borcumuzu ödemeye (ödeyemeyiz ya) ödemeye çalışabiliriz.
Nesin Vakfı'nda halen 45 çocuk var. İçlerinde kimi okul öncesi yaşta, kimi üniversitede , kimi yüksek lisans hazırlıyor. Yurt dışında dil öğrenen, staj yapanlar var. Daha önce orada yetişmiş, eğitimini tamamlanmış olanlar çalışma hayatına atıldı...

Vakfın kurduğu Nesin Yayıncılık, Aziz Nesin'in 100 kadar kitabından 36'sını bastı, ötekiler sırada ... ( Kitap siparişlerinizi www.nesinyayinevi.com adresinden yapabilirsiniz.)

Vakıftaki çiftlik , şimdilik çocuklara sağlıklı ve doğal besin sağlıyor, bir iki yıl sonra vakfa gelir de sağlayacak...

Babasının yüzünü ağartan Ali Nesin'den alıyorum bu haberleri. Aziz Bey, vakıf çocuklarına, "sizin yüzünüzden ölemiyorum" dermiş... "Hep ölmemesi gereken bir uğraş bulurdu kendine!" diyor Ali Nesin. "Ölümü haketmek"ten söz edermiş Aziz Nesin. Gerisini Ali Nesin'e bırakıyorum:

"Babası, dedem yani, oğluna çok güvenirmiş. Oysa düşünceleri o kadar zıttı ki. Dedem dindar, padişah yanlısı , Atatürk düşmanı, beş vakit namazında. Oğlu ise tam tersine... Gene de güveni sonsuz oğluna. Aralarında müthiş bir sevgi, bir bağ var. Babam hapse girdikçe şaşırıyor dedem. Cumhurbaşkanı yapmalar gereken oğlu sürekli hapiste, hapiste olmadığında sürgünde, sürgünde olmadığında ise polisten kaçıyor... Kim bakıyor çocuklarına bu sırada? O tabii. Babama 'senin yüzünden ölemiyorum' dermiş. "

Aziz Nesin yalnız yaşamı ve ölümü değil, ölümden sonra da yaşamı hak edenlerden... 25 Aralık Pazar akşamı Sultanahmet'teki Armada Otel Ahırkapı Lokantasında, Aziz Nesin dostlarıyla onun 90. doğum gününü kutlayacağız. Yas yok, kutlama var! Ah vah etmek yok, umutla ileriye bakma var! Müjdat Gezen, Ekrem Ataer, Vedat Sakman ve Zuhal Olcay geceyi taçlandıracaklar. Yerler sınırlı, katılmak isteyenler Yurdanur Batirbay, 0533 711 85 61, ya da nesinvakfi@tnn.net ile iletişim kurmalılar.

Daha nice, nice 90 yıllara sevgili Aziz Nesin. İyi ki yaşıyorsunuz! Size öyle çok ihtiyacımız var ki! (Şimdi bunu okusa bana kızardı: "Gereksinim" sözü varken ne diye "ihtiyaç" lafını kullandın diye!)

İşte Aziz Nesin'in "Ödenmeyen" başlıklı şiiri:

Ey benim halkım
Ey benim eliaçık gözü kapalım
Yüreği açık dili bağlım
Ey benim en güzelim
Ey benim en çirkinim

Yiyemedin yedirdin
İçemedin içirdin
Giyemedin giydirdin
Okuyamadın okuttun
Kendin üşüdün yağmurda karda
Ama beni korudun

Varından değil yoğundan verdin
Az az değil çoğundan verdin
Ah ne az ne az aldın
Ama çok ne çok verdin
En az aldın en çok verdin
Almadan vermek sana özgü

Utanırım aldıklarım demeye
Gücüm yetmez borcun ödemeye
Bende hakkın çoktur halkım
Değil böyle bir Aziz
Bin Azizler olsa yetmez
Aldığını vermeye
Utanırım hakkını helal et demeye
Dünya durdukça durasın halkım.

Aziz Nesin

17 Aralık 2005 - Cumhuriyet

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.