Ayırımcılığı, Sözlükten Değil, Kafalardan Silebilmek...
16 Temmuz 2006 - Zeynep Oral -
“Eksik etek” diye başlıyordu karar… Türk Dil Kurumu’nun kadını aşağılayan kimi deyim ve atasözlerini, sözlüklerden çıkarma kararı, geçen hafta boyunca bol bol tartışıldı.
TDK Başkanı Prof. Akalın’ın açıklamalarını okuyunca, benim ilk aklıma gelen “Eyvah” demek oldu. Eyvah, sözlükler yarı yarıya incelecek! Atasözleri ve deyimlerin yarısı (yoksa dörtte üçü mü demeliyim?) silinecek demektir!
Kadını küçülten, aşağılayan… Kadının aptallığını, budalalığını, beceriksizliğini, işe yaramazlığını, vefasızlığını, güvenilmezliğini iddia eden ve ortaya koymaya çalışan… Kadını sömüren… Kadına yönelik şiddeti onaylayan, haklı kılan… Kadının “şeytan”, “iblis”, başlı başına bir “dert”, bunlar değilse bile bir ”hiç” olduğunu savunan öyle çok deyiş var ki dilimizde…
Yıllar önce bir yargıç sayesinde hepimizin öğrendiği “Kadının karnından sıpa, sırtından sopa eksik olmamalı” dan tutun, “Kızını dövmeyen, dizini döver”e , “Kızın mı var, derdin var”a, “er kocarsa koç olur, karı kocarsa hiç olur”a, örnekleri sıralamayı düşündüm, sonra bu köşe yetmez ki deyip vazgeçtim…
Ancak bu yalnız bizim dilimizde, ya da Doğu toplumlarında, İslam ülkelerinde böyle sanmayın. Hayır, tüm dillerde, her dinde (hele hele örgütlü tek tanrılı dinlerde) her toplumda benzer yaygınlıkta, benzer deyişler var.
Yüzyıllardır süregelen, üretim ilişkilerine dayanan, ekonomik, ideolojik, politik , toplumsal, kültürel iç içe geçmiş etkenler, koşullar ve dayatmalarla sürdürülen bu karmaşık, çok yönlü ve evrensel sorunu, sözlüklerden , kimi maddeleri çıkararak, silerek çözmek , çözmeye çalışmak, kimse kusura bakmasın ama, bana çok gülünç geliyor!
Bildiğim kadarıyla da hiçbir dilde, “uygar” diye bilinen hiçbir toplumda da bu yola baş vurulmamış.
“Uygar”-çağdaş olanla, “Uygarlık dışı”, çağdışı olanı birbirinden ayıran, bu deyişlerin sözlüklerde olması ya da olmaması değil.
Bu ikisini birbirinden ayıran şu:
Kimi toplumlar, yüz yıl öncesinin bu özdeyişlerine gülüp geçiyor; ayırımcılığı eleştirmek, rezil etmek, cezalandırmak ya da uyarmak için kullanıyor… Kimi toplumlar ise yüzyıllar öncesinin bu deyişlerini harfi harfine benimseyip, içselleştiriyor, yaşamlarının ayrılmaz parçası kılıyor, ayırımcılığın, şiddetin, sömürünün gerekçesi kılıyor…
Altyapı, eğitim ve yasalar… Elbet bu üçü de çok önemli… Ancak siz altyapınızı geliştirseniz de, eğitim düzeyini yükseltseniz de, ayırımcılığı önleyen tüm yasaları çıkarsanız da, örnek oluşturacak olan, uygulamalardır.
Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında ne altyapı, ne eğitim ne de yasalar bu günkü durumdaydı. Ama Atatürk ilkeleri, kadın hareketine en büyük ivmeyi kazandırdı.
Bugünkü iktidar, Türkiye Cumhuriyeti’ni hızla “Arabistan”laştırırken… Kadınları kızları örterek, İslami tesettüre özendirirken, teşvik ederken , bu dogmayı yaygınlaştırmaya çalışırken… Hem yurt içinde, hem yurt dışında dünyanın her yerinde Araplaşmış bir Türk –İslam devleti imajını sunarken … Büyük medya bu gidişatı onaylarken, yüceltirken … Siz dilediğiniz kadar sözlükleri elden geçirin…
Ayırımcılığı, sözlükten değil, kafalardan silebilmek önemli olan. Bunun için de önce “baş”tan başlamak gerek…
Yoksa bir gün bir de bakarsınız, “Balık baştan kokar” özdeyişini de sözlüklerden silmemiz gerekir…
16 Temmuz 2007- Cumhuriyet
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler