Aya İrini'de Kuşlar Mucizesi...
01 Temmuz 2011 - Zeynep Oral -
Festivaller birbirini izliyor, herkese pay düşüyor...
Aya İrini'de Kuşlar Mucizesi...
Hayat mucizelerle dolu... Bunlardan birine daha tanıklık ettim. Aya İrini'de. İstanbul Müzik Festivalinin son konserlerindeydi.
Sahnede, şef Rolf Beck yönetiminde Schleswig-Holstein Festival Orkestrası ve Lübeck Korosu Haydn'ın başyapıtı sayılan "Yaratılış"ı yorumluyordu. John Milton'un "Kayıp Cennet" ve din kitaplarından alıntılarla ama en çok , en çok müziğin gücüyle ve üç solistin ( hele hele Slovak soprano Simona Saturova'nın) mükemmel sesiyle, Tanrı'nın evreni yoktan var edişi anlatılıyordu... İsteyenler, program dergisinden sözleri izleyebiliyordu... Tanrı ilk gün hiçlikten ışığı yarattı, 2 gün, gökkubbeyi , sonra, suları,rüzgarı, geceyi gündüzü, mevsimleri, ovaları, dağları, ağaçları...
Herkes soluğunu tutmuş o muhteşem havaya kaptırmıştı kendini: Müzik sanki resim çiziyordu. Sözleri anlamasanız okumasanız da olurdu; müzik ve sesler "anlatıyordu" her şeyi...
Tanrı ‘"Ve gök kubbenin üstünde kuşlar uçuşsunlar...Çoğalsınlar" deyip, kanatlı kuşu yarattığında, 5. Günde ve eserin ise 2. bölümündeydik. Soprano ve koro karşılıklı kuşları ve onların ezgilerini yüceltirken... İşte o anda , tam o anda Aya İrini'deki kuşlar birden hareketlendi, (her zamanki gibi bir yandan öte yana uçmakla yetinmediler) sahnenin üzerinde dolandılar dolandılar, ötmeye başladılar, müzikteki kuş seslerini taklit ettiler... İnanılmazdı... Görkemli koroya şimdi de kuşlar katılmıştı. Benim gördüğümü, solister, koro ve orkestra da gördü, gözleriyle ve yürekleriyle gülümsediler ... Bu bir mucizeydi...
Bu konseri yaşayanlar, bir daha asla unutmayacaklar!
Mucizeler yaratabilmek
Bir akşam sonra ayni orkestranın, çok karizmatik şef Christoph Eschenbach yönetimi ve solist Alisa Weilerstein (viyolonsel) katılımıyla verdiği konserle Uluslar arası İstanbul Müzik Festivali sona erdi. Bu yıl geniş bir yelpazeye yayılan mükemmel bir program vardı. IKSV ve emeği geçen, katkıda bulunan herkesi kutluyorum.
Sevgili Okurlar , bakmayın rastlantı ya da müziğin gücüne uyup dört kuşun uçuşunu size uzun uzun anlattığıma... Bana kalırsa, tüm sanatlar birer mucize...
Milletimiz kriz çıkarmakta birbiriyle yarışırken, bir avuç insan da yeryüzünü ve ülkemizi daha güzel, daha yaşanabilir kılmaya çalışıyor.
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü atakta: Rengim Gökmen ve Başrejisör Yekta Kara kolları sıvadılar: İstanbul Uluslar arası Opera Festivali... Haberi, programları okudunuz...
Beni etkileyen programın yaygınlığı: Yerli yabacı, klasik çağdaş , operadan müzikale, konsere uzayan bir seçim...
Şu İstanbul şehrinde nasıl ki, her ama her keseye, her ama her birikime ve zevke göre müzik etkinliği varsa, ayni geniş yelpazeyi Opera Festivali de sağlamış!
Tiyatro severler, Brecht tutkunları! Niye önceden söylemedin, demeyin! Münih'ten gelen "Mahagony Kentinin Yükselişi ve Düşüşü"nü kaçırmayın!
Festival sponsoru Denizbank'a koca bir teşekkür! Genel Müdür Hakan Ateş'in de vurguladığı gibi, bankacılık sektöründe nice olayla gelir geçer ama bu sanatsal katkılar geleceğe yönelik iz bırakır.
Acıdan öte utanç verici
Akbank Oda Orkestrası kapatıldı! Tamam bitti bu kadar! 16 Haziran 2011 günü SON konserini verdi.
1992'den bu yana niteliğinden hiç ama hiç ödün vermeden çalıştı. Gençlerden oluşuyordu, müthiş dinamikti. 1998 yılında Cem Mansur'un daimi şef olmasından sonra, topluluk daha da önemli bir ivme kazandı. Konser sayısını çoğalttı. Birbirinden kaliteli ve dünyaca ünlü solistlerle çaldı. Tematik konserlere programlara yöneldi.
Onların olayı adeta kendi içlerinde başlı başına birer festival gibiydi... Kültür ve tarihi bir araya getiren, evrensel müziği yerel kültür ve tarihimizle harmanlayan , Cem Mansur'un açıklayıcı konuşmalarıyla bütünlenen, "Bach, Caz ve Lale Devri" , "Alla Turca", "1789, Akl-ı Selim'in Müziği", "İstanbul'da Erguvan Zamanı" gibi muhteşem olayları unutmak olası mı !
Tanıtımlarda vurgulandığı gibi "dinleyicisine yeni ufuklar açarken eğlendiren, eğiten ve düşündüren bir topluluktu".
Şimdi yok. Bitti. Müzisyenlere "Haydi evinize!" deniyor. Gerekçe ekonomik koşullar! Bence acı verici! Akbank ve Sabancı Holding adına acıdan öte, utanç verici!
Bu haber internet ortamında ilk dolaştığında, Sakıp Sabancı'nın kemikleri sızlıyordur dedim.
Cem Mansur'u arayıp sordum... Sadece " Bankanın bir strateji değişikliği" demekle yetindi. Akbank CEO'su Sayın Suzan Sabancı ve sanata verdiği destekle öne çıkan Güler Sabancı ne diyor bu işe doğrusu çok merak ediyorum...
Cumhuriyet- 1 Temmuz 2011
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler