Arap Baharı - Kadınların Sonbaharı...
16 Ağustos 2012 - Zeynep Oral -
İki gündür Tunus'ta olanları yakından izliyorum... Kadınlar ayakta, kadınlar isyanda, kadınlar kazanılmış hakları yitirmemek, geri adım atmamak için savaş vermekte!
"Arap Baharı" diye isim koydular... Çok geçmeden "Arap Baharı" denilen şeyin kadınların sonbaharına dönüştüğüne tanık olduk... Tunus yalnız değil. Mısır'da da öyle, Libya'da da...
Tunus'ta 1956 Anayasası, kadınlarla erkeklere eşit haklar tanımış, erkeğin dört kadınla evlenmesi yasaklanmış, resmi evlilik, resmi boşanmayı yürürlüğe koymuştu. Şimdi iktidar partisinin getirmeye çalıştığı yeni anayasada bardağı taşıran damla 28. madde oldu.
Bu madde kadınları "aile içinde erkeklerin tamamlayıcısı / bütünleyicisi" olarak tanımlıyor. (Bizdeki birçok kanal ve gazete haberlerde bu "aile içi" lafını atlamıştı!) Yani aile dışında zaten kadın yok; kadın olmayınca herhangi bir hakkı da yok. Bekâr anneleri, evlilik dışı beraber yaşayanları, aile kurmamayı seçen kadınları yok sayan, aile içinde ise eşit haklara değil ancak "tamamlayıcı" rolüyle, erkeğe, çocuğuna, anne babasına tabi olan ve ancak o zaman hak sahibi olabilecek kadınları öngören bir madde!
Kadınlar, Tunus'ta isyanı, onlar için en az 8 Mart kadar önemli olan 13-14 Ağustos'ta başlattılar. (Habib Burgiba'nın kadın erkek eşitliğini 1956 Anayasası'na koyduğu gün...)
Çoğunluk öyle isterse...
"Arap Baharı"nın ne kadar bahar ne kadar kış olduğu bence BOP'u ne denli içinize sindirdiğinize bağlı.
Suudi Arabistan'da kadınlar otomobil kullanmak için mücadele verirken... Yanında babası, ağabeyi ya da kocası olmadan kadın yolculuk yapamazken, elbet onların "bahar"a falan gereksinimi yok(!)... Daha yenilerde, Suudi Arabistan'da yurtdışında okuyabilmek için, sırf yolculuğu yapabilmek için kadınların nasıl sahte evlilikler yaptıklarını okuyordum... Ama gelin görün ki, dünyanın egemen güçleri orada herhangi bir insan hakları ihlali görmüyor... Orada özgürlük, eşitlik, insan hakları berkemal (!)
Tunus'a dönecek olursak: Yeni anayasanın şeriatı temel alması gerektiğini savunanlarla, laiklik taraftarları arasında gerilim tırmanmakta. Yeni hükümetin, yeni anayasayı oluştururken, kadın ve erkek eşitliği yerine, "aile içindeki erkeğin tamamlayıcısı rolü"ne vurgu yapması; başka bir deyişle, kadını erkek ve aile üzerinden tanımlaması ve bunu "çoğunluğun istemi", "çoğunluğun tercihi" diye dayatması... İşte asıl tehlikeli olan bu!
Demokrasinin çoğunluğun istekleri olmadığı; tam tersine, azınlıkta olanın, sömürülenin, hakları korunamayanın; iktidardaki gibi düşünmeyenin, hakkı yenenin, haklarının korunması demek olduğunu nasıl öğrenecek toplumlar?..
‘Küçük bir adım'
Tunus Demokratik Kadınlar Birliği Başkanı'nın sözleri basına bol bol yansıdı: "Büyük gerilemeler, genellikle küçük bir adımla başlar" diyordu. Bugün sessiz kalırlarsa, yarın daha ciddi kararlar karşısında şaşıp kalacaklarını söylüyordu!
Bütün bunları elbet kendi ülkemi de düşünerek izliyorum.
Düşünün ki başımızda, kadın erkek eşitliğine inanmadığını her fırsatta açıklayan; demokrasinin amaç değil araç olduğunu söylemiş; kendi gibi düşünmeyenlere öfkesini yağdıran, eleştiriye tahammülü olmayan; eleştiren gazetecileri tehdit eden bir başbakan var...
Düşünün ki "dindar ve kindar" bir nesil yetiştirmek üzere yola çıkmış bir eğitim sistemimiz var!
Düşünün ki, komşularla "sıfır sorundan" komşulara savaş kışkırtıcılığına terfi ettirilmişiz! İçeride ise "öteki"leri öldürmeye, linç etmeye, sürmeye, yok etmeye yönelik bir gerilim politikası sürekli pompalanmakta...
Küçük adımlar amma büyümüş değil mi!
Cumhuriyet- 16 Ağustos 2012
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler