Antik Efes tiyatrosu'nda "Nazım" rüzgarı esti...
02 Temmuz 2002 - Zeynep Oral -
Antik Efes Tiyatrosu'nda prova yeni bitmiş. Saat akşam 20:00. Tiyatronun en üst basamağından güneşin batışını izliyorum. Gözün görebildiği her yer kıpkızıl; önümüzdeki taşlar, ta aşağıdaki sahne, tiyatronun dışında uzanan ova, ağaçlar, toprak, herşey güneşin son ışınlarına bulanmış... O kızıllığın arasından insanlar akın akın tiyatroya geliyor. Bir insan nehri, kıvrıla kıvrıla tiyatroya akıyor. Tiyatro doluyor. İnsan seli bitmiyor. Tiyatro daha çok doluyor. İnsan seli devam ediyor...
Saat 21:30 . Antik Efes Tiyatrosu'nda tek boş yer yok. İzmir'den, Ege'den Akdeniz'den Türkiye'nin her yerinden gelmiş on bini aşkın insan nefesini tutmuş bekliyor. Fazıl Say'!ın "Nazım"ını bekliyor.
"Nazım'ın sesi bir rüzgar sesiyle geldi, on bini kucaklayıp sarmaladı ve tam 70 dakika boyunca herkesi uçurdu, uçurdu, uçurdu...
O rüzgar sesi memleketti, hasretti, umuttu. O rüzgar sesi memleketmin ve yeryüzünün tüm acıları , tüm sevinçleriydi. O rüzgar sesi, dünden bugüne uzanan bir yoldu. Ve biz ölümlü izleyiciler, o yolun bir yerinde, dehanın ve yüreğin yaratıcı gücüne tanık olma şansını ele geçirmiş bahtiyar kişilerdik !
Fazıl Say'ın "Nazım" bestesini daha önce de izlemiş ve üzerine yazmış biri olarak belirtmeliyim ki, bu kez başkaydı. Ya mekanın olağan üstülüğünden, tarihsel ve kültürel birikiminden, ya gecenin büyüsünden , dinleyici kitlesinin daha ilk andan başlayarak, kendini esere teslim etmesinden, bu kez farklıydı. Sahnedekilerle , izleyiciler arasında müthiş bir elektrik akımı vardı. Birinin duyarlılığı ötekine geçiyor, birbirini besliyor, birbirini etkiliyordu. Her bölüm, her şiirden sonra antik tiyatro alkışlarla dalgalanıyordu. Bir an sessizliğin en yoğununu yaşıyor, bir başka an duygu patlamalarıyla sarsılıyorduk. Kimse gözyaşlarını tutamıyordu.
Fazıl Say'ın sözle müziğin anlamını iç içe yoğuran bestesi bu kez İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, TRT Ankara Radyosu Çoksesli Korosu ve Kültür Bakanlığı Devlet ÇoksesliKorosu tarafından yorumlanıyordu. Orkestra şefi yine Naci Özgüç'tü.
Piyanosunun başında Fazıl Say, yukarıda sözünü ettiğim duygu yoğunluğunu en derinden yaşıyordu. Konser boyunca, her notanın, her sözün , her müzik cümlesinin hesabını verdiğini, çektiği acıyı, yaşadığı sev,inci , müziğe ve söze duyduğu inancı , yüzünde görebiliyordum.
Genco Erkal'ın şiirleri yorumlayışı, Sertap Erener'in söyleyişi, bu büyülü etkileşimden nasibini alacaktı. Genco Erkal bir kez daha kendini aşarken, on bini aşkın izleyicinin her birinin nabzını ve soluğunu avucunun içinde tutuyordu... Sertap Erener "Memleketim" şarkısını söylerken, göz pınarlarında biriken yaşlar, artık tutulamaz oluyordu.
Bu eserdeki solistlere yeni katılan genç bari Güvenç Dağüstün'ü ilk kez dinliyorduk, çoğumuz. Duru ve güzel sesiyle , söylediğine kattığı ve çoğalttığı anlamla, tümünü taçlayan tavrıyla çok etkileyiciydi. 200'ü aşkın vokal ve enstrümantal kadronun gür ve görkemli sesi zamana, savaşa, haksızlığa karşı direnirken, bizi kışkırtıp isyana teşfik ederken, bir kız çocuğunun (Tuğçe Kavut'un) duru saf sesi, bir başka çocuğun çaldığı flüt, bir kemanın telinden kanatlanan bir nota, bizi sımsıkı yaşama bağlıyor, , yaşama sevinciyle coşturuyordu.
Bu sonsuz özgür, evrensel, çağdaş yaratıyla, Anadolu rüzgarını harmanlayan, Nazım'ın 16 şiirinin düşünce ve duygu derinliğini müziğe döken eser sona erdiğinde , Efes Antik Tiyatrosu ayağa kalkmış, çılgınca alkışlıyordu sanatçıları. Herkes ağlıyordu. Alkış bitmek bilmiyordu.
Bu geceyi "Türkiye Tanıtım Araştırma Demokrasi ve Laik Oluşum Vakfı (TULOV)'a borçluyduk. Kültür Bakanlığı'nın Türkiye'ye ve dünyaya armağan ettiği eser, dilerim ülkenin daha birçok yerinde icra edilir.
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin katkılarıyla TULOV'un gerçekleştirdiği gecenin en başında Vakıf, hem Fazıl Say'a hem de Ahmet Priştina'ya bir teşekkür plaketi sunuyordu. Plaketleri vermek üzere geceye katılan İsmail Cem sahneye geldiğinde , alkış ve sevgi selini görmeliydiniz. Dışişleri Bakanı söylenebilecek en doğru şeyi söyledi : Sanatın Kalıcılığını vurguladı.
Antik Efes 'teki gece sona erdi.
"Nazım" konserinin , yüreklere verdiği sevinç, yaratıcılığa duyduğum inanç, dehanın ve yüreğin şöleni, içimde devam ediyor hala...
2 Temmuz 2002
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler