Antalya'da Ödüller: CESARETİN PEŞİNE TAKILDIK
13 Ekim 2020 - Zeynep Oral -
57. Altın Portakal Film Festivali, salgın koşullarında , tüm tedbirler, sağlık önlemleri alınarak yapıldı. Yapılabilmesi , kesintiye uğramaması bile bence başlı başına bir başarıydı… O nedenle önce Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne, katkıda bulunan Kültür Bakanklığı’na, Festival İdare Direktörü Cansel Tuncer’e, Festival Yöneticisi Ahmet Boyacıoğlu’na ve emeği geçen, katkıda bulunan herkese teşekkürler… Evet çok güç koşullarda gerçekleşti ama; söz konusu sinema sanatı ve de yarışma olunca, değişen bir şey yoktu. Heyecan ayni heyecan… Yarışma heyecanı, son ana dek doruktaydı. Tıpkı önceki yıllarda olduğu gibi…
Bu yıl ulusal yarışma jürisinin beş üyesinden biri olduğum için sadece bu bölümdeki filmleri izleyebildim. Ben kendi açımdan kimi noktaları paylaşmak istiyorum. Bu yıl Ulusal Yarışmaya, ancak ülkede ilk kez gösterime giren filmler katılabiliyordu. Bu önemliydi… Yani artık Türkiye’deki tüm festivallere katılan ayni filmler dönüp dolaşmayacaktı…
Farklılıklar Zenginliğimizdi
Bu yılın jürisinde farklı kuşaklardan, farklı mesleklerden , farklı birikim ve deneyimlerden gelen beş kişiydik. Bu farklılıklarımız zenginliğimizdi. Tıpkı yaşamdaki gibi, izlediğimiz filmlerdeki gibi… Ancak ortak bir yanımız vardı. Bu jüride yer almak bizi gururlandırmış ve mutlu etmişti. Gülse Birsel, Taner Birsel, Kıvanç Sezer , Ercan Kesal ve ben , daha ilk buluşmamızda önce bir yol yordam saptamasına giriştik. Nitekim Başkan Ercan Kesal Ödül töreninde bu saptamayı şöyle dile getirdi:
“Jüriler özneldir. Birbirlerini belki de ilk kez gören beş insanın seçimleri de kendi beğenileri ekseninde olur. Ancak bizim jüri hazırlıklıydı. Ortak bir anlayış geliştirdik Ödüller boyunca çok sık duyacağınız bir sözcük: Cesaret… Biz cesaretten yana tavır almak istedik…İşaret ettiğimiz filmlerin, ödül alan herkesin, sonraki işini merak ettirecek işler olmasını istedik . Pek zorlanmadık. Hatta hiç zorlanmadık. İtirazı olan varsa, onu dinledik. Birbirimizi ikna ettik… Tüm kararlarımızı oybirliği ile aldık…”
Aynen böyle… Seçimlerimizi, derdini anlatırken cesur olanlardan, risk alanlardan, kalıpları kıranlardan , umuda, değişime, ileriye açık olanlardan yana yaptık.
Sakın, ödüllerin çoğunun kadınlara gitmesine bakıp, yoksa kadınlardan yana olumlu ayırımcılık mı yaptınız gibi bir soru gelmesin aklınıza. Bunun bana soranlar olduğu için altını çizerek söylüyorum: Hayır kadınlardan ya da, erkeklerden yana ayırımcılık yapmadık. Sinemamızın gitmesini istediğimiz yön açısından, yarınlardan yana ayırımcılık yaptık.
Eh, kadınlarımız daha cesaretliyse , elden ne gelebilir ki!!!
KİMİ GEREKÇELER
İşte kimi ödüller ve gerekçeleri:
EN iyi Film: “Hayaletler”: Gerekçesi: Zamanın ruhunu soğukkanlılıkla kavramış ve içinde yaşadığımız karanlığı cesaretle anlatan, alışılagelmiş kalıpları kıran, bizi şaşırtan ve sarsan, sinemamız için benzer çalışmalara ilham olacak güçte bir film olduğu için…
“Hayaletler” filminin yönetmeni Azra Deniz Okyay ayni zamanda En iyi Yönetmen Ödülünün de sahibi oldu. Çünkü: Risk alan, dinamik ve cesur anlatım biçimiyle bizi değiştiren, dönüştüren ve anlattığı dünyaya inandıran ve bunu kollektif bir ruhla yaptığını hissettiğimiz bir üslup kurmuştu. Bu film ayrıca en iyi kurgu, en iyi yardımcı kadın ve erkek oyuncu ödüllerini de alacaktı.
Jürü Özel Ödülü ‘nü alan Fikret Reyhan’ın “ÇATLAK” filminin gerekçesi: Türkiye toplumunu bir odaya sığdırabilme ve dar alanda kamerasıyla insana dair duygusal ve akılcı ilişki ağını bir mikro - kozmos ölçeğinde vurgulama ustalığı…
Bu filmle muhteşem bir ekip oyunculuğu vardı. Öyle ki kadın oyuncuları birbirinden ayıramadık bir türlü. Ve sonunda şöyle dedik: “ Filmdeki yalın ama etkili oyunculuklarıyla birbirinden ayıramadığımız ve yönetmenin kurduğu dünyayı hem tek tek hem de bir arada başarılı bir şekilde taşıyan ÇATLAK filminin tüm kadın oyuncularına bu ödülü ansembl olarak vermeye karar verdik. TUĞÇE YOLCU, SÜREYYA KİLİMCİ, ELİF ÜRSE, GÜLÇİN KÜLTÜR ŞAHİN, CANAN ATALAY …
BEHLÜL DAL EN İYİ İLK FİLM ödülü Ferit Karol’un Kumbara filmine gitti. Gerekçe: “Toplumsal ve ekonomik koşulların zorladığı aile içi ilişkileri ve bunun yarattığı erozyonu iki baş karakteri üzerinden ironik bir dille ele alınmasıydı”… İroni yoksunu ve yoksulu ülkemde, ironiye gerek var.
CAHİDE SONKU ÖDÜLÜ – Nesimi Yetik’in “Dirlik Düzenlik” filminde anne ve iki kız kardeşi canlandıran DUDU YETİK, ASİYE DİNÇSOY, BETÜL ESENER ‘e gitmesi öylesine doğaldı ki, hani sanki bu yeni ödülü (Geçen yıl kondu, bu yıl ikincisi verildi) onları düşünerek yaratılmıştı. Gerekçesi: “Erkek egemen bi toplumda kaderlerini birbirine bağlamış üç kadının var olma çabaları ve çatışmalarını sadece oyunculuk performanslarıyla değil aynı zamanda film yapım süreçlerinin her aşamasında cesaretle yer almaları…”
Tunç Şahin’in “İNSANLAR İKİYE AYRILIR” filmi bir çok niteliği olan, büyük keyifle izlenen, zeki ve hınzır bir kapitalizm eleştirisiydi. En iyi Senaryo Ödülü filmin senaristi TUNÇ ŞAHİN’E gitti. Gerekçesi: “Sürprizli hikayesini ustaca bir matematikle ve zekice anlatarak içinde yaşadığımız ve gittikçe sertleşen ekonomik sisteme güçlü bir eleştiri getirmeyi başarması…” Bu filmdeki rolüyle Nezaket Erden ayrıca en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü de alacaktı.
Ödüllerden bolca nasibini alan bir başka film ise Erdem Tepegöz’ün “Gölgeler İçinde” adlı distopik filmiydi. Ulusal yarışmada En İyi Görüntü Yönetmeni ( Hayk Kirakosyan) Ödülü; En İyi Sanat Yönetmeni (Armen Ghazaryan) ve En İyi Müzik (Greg Dombrowski) ödüllerini kazandı. Bu film ayrıca SİYAD (Sinema Yazarları Derneği) En İyi Film Ödülünü aldı ve :Erdem Tepegöze de ayrıca FİLM-YÖN (Film Yönetmenleri Derneği) En İyi Yönetmen Ödülünü getirdi…
13 Ekim 2020
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler