Antalya Sonrası...
22 Ekim 2009 - Zeynep Oral -
Antalya Altın Portakal Film Festivali bitti. Antalyalıların mutluluğu, sevinci; İstanbullu gazeteci ve magazincilerin şikâyetleri bitmedi! Festivalin içeriğine, özüne ilişkin görüşlerimi yazmıştım. Şimdi sıra, festival sonrası ve daha çok “şekle" ilişkin tartışmalarda ve ileriye dönük önerilerimde:
Jüri kararları
Katılan herkes yarışmalarda ödül alamayacağına göre, çok ya da az sevinen, üzülen, düş kırıklığına uğrayanların olması doğaldır.
"En iyi jüri benim eserimi beğenendir; beğenmeyen zaten bu işten anlamayan, aptal bir jüridir." Bu sadece fıkralarda söylenmez…
Çok farklı birikimlerden gelen bu yılki jüri, tüm kararları “uzlaşmayla", tartışarak, birbirini ikna etmeye çalışarak aldı. Gençlerin önünü açmaya yönelik, sinema sanatında sınırları zorlayan, kolayı değil güç olanı yeğleyen cesur kararlar aldı. Katılmanın önemini, hatta “her sanatçı, kendi bir ödüldür" düşüncesini vurguladı. Başka bir jüri, başka türlü karar alabilirdi…
Antalya sonrasında kimi gazetecilerin iddia ettiği gibi jüride kavga çıkmadı. Ne jüride, ne film gösterimlerinde (dile kolay 600 film!) ne sohbet ve toplantılarda “skandal" olmadı. Belki de magazinciler buna öfkelendi. Yazacak “skandal" bulamadıkları için organizasyona yüklendiler…
Organizasyon
Evet, organizasyonda birçok aksaklık vardı. Açılış gecesi çok kötüydü. Kapanış gecesi şöyle böyle.. Kortej ve Onur Ödülleri Gecesi muhteşemdi. Bunlar, iki yıl önceden hazırlanmaya başlanır. Bu festival, “yaptırtmayacağız, engelleyeceğiz" diyenlere inat iki ayda hazırlanmıştı.
Bardağın yarısı suyla doluysa, kimi yalnız boşluğu, kimi yalnız doluluğu görüyorsa, ikisi de yanlıştır.
Ancak hiçbir bakış, “Antalya Festivali utançtır, yüz karasıdır, bir daha yapılmamalıdır" dedirtecek kadar insanın gözünü döndürmemeli!
Organizasyonu amansızca eleştirenlere birkaç bilgi kırıntısı:
Geçen yıl festivalin bütçesi 21 milyon TL idi; bu yıl ise 4 milyon 700 TL.
Kültür Bakanlığı ve Tanıtma Fonu festivale geçen yıl 7.7 milyon TL katkı yapmıştı; bu yıl Tanıtma Fonu hiç katkı yapmadı, Kültür Bakanlığı ise 1 milyon 200 TL verdi.
Belediyeye bağlı bu organizasyonun başına, festivalden iki ay önce yıllarını sinemaya adamış sinema yazarı Vecdi Sayar getirildi. O da tüm olumsuzluklara karşın, bu kadarını ve ancak onun başarabileceklerini başardı.
Ne yapmalı?
Yapıcı eleştiriye ihtiyaç var. Yok etmek, yıkmak kolay, yapmak zor! (Tanrıya şükür, bilinçli gazeteciler yapıcı eleştiriyi de bol bol yapıyor.)
Her şeyden önce festival hükümet değişiminden, yerel yönetim değişiminden etkilenmeyecek bir statüye kavuşmalı!
Ülkenin en köklü sinema festivali her seçim sonrasında “sil baştan" anlayışıyla ele alınırsa hiç ama hiç ilerlemez. Sürekliliğin önemi bilinçlere kazılmalı!
Festivalle belediyeler arasındaki organik bağ; kâh çıkar ilişkilerine prim veren, kâh propaganda aracı olarak kullanılan ilişkiler zinciri kırılmalı! Örnek mi: İstanbul festivallerini yıllardır sürdüren İstanbul Sanat ve Kültür Vakfı!
Antalya Kültür ve Sanat Vakfı (AKSAV) var, ama o da belediyeyle iç içe ve hiç parası yok. Her belediye seçiminde yönetimi değişiyor. Geçen dönemin yöneticileri bu yıla 4 milyon TL borç bırakmış… Festivale iki gün kala icra memurları gelip otomobillere el koyuyor, bilgisayarlara el koyuyor… Olmayacak şeyler!
Haydi şimdiden işbaşına! Başta Antalyalılar olmak üzere Ankara ve Antalya’daki yöneticisinden, sinemaya ilgi duyan “sokaktaki adam"a herkes Antalya’da bağımsız, güçlü bir vakıf var etmek için kolları sıvasın!
Cumhuriyet-22 Ekim 2009
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler