Menü

Anday


20 Nisan 2000 - Zeynep Oral -

Emek, insanoğlunun kimliğidir.

17 Nisan akşamıydı. Hürriyet Gazetesinin toplantı salonundaydı. Bütün salon ayağa kalkmış onu alkışlıyorduk.

Karşımızda sahnede o vardı. O, Melih Cevdet Anday'dı. ...

O şiir demekti. Romanları, denemeleri, tiyatro oyunlarının da şiirden ayrı düşmediğini bildiğimden böyle demekteyim.

Alkışlarımız, şiir sanatınaydı. Düşünceden üretilen şiireydi... Çağdaş ve aydınlık düşünceydi...

Alkışlarımız, dünya kültürünü ve sanatını özümsemiş, bunları bir bilim adamı tavrıyla sahiplenen (aklını, yüreğini ve emeğini verdiği için sahiplenen ) bu ortak mirasa katkılarıyla, bizim de pay almamızı sağlayan insanaydı.

Onun şiirleri aracılığıyla, dünya edebiyatının bir parçası olmanın kıvancını ve keyfini yaşıyordum.

Aydın Doğan Vakfı ödül törenindeydik.

Onu ayakta alkışlayan hepimiz, "rahatı kaçmış ağaçlar"a dönmüştük. Çünkü onun eserlerini okumuştuk. O tadı almıştık. Ve artık okumamış gibi , eskisi gibi olamazdık.

85 Yaşındaki ozanı alkışlarken, şu son otuz yıl içinde onunla yaptığım nice sohbet, yaşanmış anlar, sayısız anılar gelip geçiyordu yüreğimden.

"Düşüncenin, duygulaştırılmasıdır ozanın işi" demişti. Şiirin salt duyguyla yazılmadığını, yazılamayacağını anlatmıştı.

İlk şiir kitabı, (Orhan Veli ve Oktay Rifat ile birlikte )"Garip"ten, (1941) en yeni şiir kitabı "Yağmurun Altında"ya (1995) uzanan çizgide hep "Şiir emeğinin ölümsüzlüğünü" göstermişti. Hem zaten, "Emek, insanoğlunun kimliğiydi." Bunu da anlatmıştı.

Ödül törende iki usta sanatçının Işık Yenersu ve Rüştü Asyalı'nın Melih Cevdet Anday'dan okudukları şiirlerle kanatlanan ben, "İyi ki varsınız " , "İyi ki varsınız" deyip dururken, ona şükranlarımı iletiyordum.

Aydın Doğan Vakfı Ödülüne, bu onurlu geceye emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

X

"Patron" oyunun galasında yaşananları biliyorsunuz. Sakıp Sabancı'yı konu alan oyun sonrasında , aile fotoğrafına katılmayı ret eden Ali Sürmeli'nin oyuna ilişkin düşüncelerini dile getirmesi... Bence buraya dek bir şey yok. Keşke her sanatçı düşüncesini böyle açık seçik ortaya koysa. Yalnız "maaşını al, kafanı salla" yla yetinmese...Sonra, korumalarla itiş kakış , devrilen bardaklar vb... Evet, çirkindi, keşke olmasaydı...

Sabancı tepkisini sağduyu ve hoşgörüyle dile getirirken , Kültür Bakanı derhal soruşturma açtırdı. Nedir bu şiddet, bu celal!

Anlamıyorum. Ali sürmeli işini yaparken, sahnedeyken , oynamak istemediği, ama mecbur kılındığı bir oyunda görevini yerine getirirken olmamıştır ki bu olay! Sonraki davette olmuştur. Medyamızın işgüzarlığıyla büyümüştür.

25 yıllık tiyatro sanatçısı Ali Sürmeli'nin emeği, onun kimliğidir. 25 yıl içinde nice mesleklerden ,nice kültür bakanları geldi geçti ama Ali Sürmeli hep tiyatro sanatçısıydı. Hem de kendini defalarca kanıtlamış bir sanatçı.

Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın "beğenmeyen, çeker gider" tavrını yanlış buluyorum. Hayır çekip gitmez. Bağlı olduğu , parçası olduğu, kimliğini özdeşleştirdiği kurumu değiştirmeye, geliştirmeye çalışır.

Ben, televizyonda o olayı izlerken , emeğine saygısı olan, kimliğiyle eşdeğerde tuttuğu kurumu için acı çeken bir sanatçının portresine tanık oldum. Bu nedenle de anlık bir paylamanın , kan davasına dönüştürülmemesini istiyorum.

X

"Emek, insanoğlunun kimliğidir." Günlerdir , Umur Talu'nun gazeteme kattığı olumlu kimliği düşünüyorum. Yıllar boyu sürdürdüğü emeğiyle var ettiği kimliği...

Kullandığımız sözcükler de içimizin bir aynasıdır... Bu ayna geçen hafta, kimlikleri, kişilikleri, düşünceleri , duyarlılıkları, ilişkileri "Dipsiz Kuyu"nun en diplerinden su yüzüne çıkardı. Teşekkürler Umur Talu.

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.