Anatominin demokratikleşmesi
20 Haziran 2010 - Zeynep Oral -
Beden Dünyası
Anatominin demokratikleşmesi…
Birkaç gündür basında izliyordum…Daha çok sanat sayfalarında yer alıyordu… Haber niteliğiyle, baştan çıkarıcı başlıklarla yer alıyordu: Kah “Ölüler İstanbul’da” gibi uzaylılar kente gelmiş misali; kah “Yaşayan Ölüler” deyip gerilim dozunu yükselterek, kah sadece “ölüler sergisi” başlığıyla veriliyordu haberi… Tüm o haberleri okuduğumda, korku filmlerini anımsatan bu sergiyi görmesem de olur diye düşünüyordum ki….
Çok ama çoooooook genç bir arkadaşım, “Ben gördüm o sergiyi. Ve sergiden çıktığımda , sergiyi görmeden önceki benden çok farklıydım…” dedi.
Bir sergiyi görmeden önce ve gördükten sonra… Bir kitabı okumadan önce ve okuduktan sonra… Bir filmi, bir tiyatroyu, bir operayı izledikten önce ve sonra… O süreçte değiştiğini fark etmek, kendi içsel yolculuğunda yaşadığı değişimi gözlemlemek, o değişimin bilincine varmak… Tanrım, yeryüzünde tüm sanatlar bu işe yaramıyorsa, başka neye yarayabilir ki!
Genç arkadaşımın o sözleri üzerine, artık “Body Works” ya da Türkçe adıyla “Vücut Dünyası “ adlı sergiye gitmemek gibi bir seçeneğim olamazdı… İstanbul’da Antrepo 3’de İstanbul 2020 Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri kapsamında , “The Partners” ve İstanbul Üniversitesi işbirliğiyle açılan“Vücut Dünyası“ sergisi ne korku filmlerini, ne de hayaletlerin, uzaylıların, bilinmeyen yaratıkların dünyayı ele geçirme planlarını çağrıştıran bilim kurgu eserleri çağrıştırıyordu. Tam tersine en bildiğimiz, daha doğrusu bilmemiz gerek, ama çok az tanıdığımız bedenlerimiz hakkında müthiş ipuçları veren bir sergiydi.
Alman bilim adamı ve anatomist Dr. Gunther von Hagens, bugüne dek sadece doktorların, bilim adamlarının hizmetine sunulan anatomiyi, herkesle, insan vücuduna ilgi duyan herkesle paylaşıyor… İnsan bedeninin nasıl bir mucize olduğunu, onu sağlıklı ya da sağlıksız kılmanın nasıl da elimizde olduğunu gösteriyor. Bir bakıma anatomiyi demokratikleştiriyor bu sergi…
Neden, nasıl, niçin fasıllarına girmeyeceğim. Çünkü o zaman sözcükler istemediğimiz çağrışımlara yol açabilir. Oysa sergiyi büyük bir merakla ve öğrenerek gezerken, insan bedeninin muhteşemliğiydi ben en çok büyüleyen!
GÜLÜMSEME YA DA KAŞ ÇATMA
Yüzünüzde yaklaşık 60 kas olduğunu biliyor muydunuz? Gülümsemenin, kaş çatmaktan daha kolay olduğunu? Gülümsemek için 20, kaş çatmak için 40’dan fazla kas gerektiğini?
Ortalama insan hayatında, kalp yaklaşık 3 milyar kez atıyor… Bunu bildikten sonra ne kendi, ne karşınızdakinin kalbini kırmamak için belki bir çaba sarf edersiniz, öyle değil mi?
İnsan bedeninde her saniye (dakika değil, her saniye) 2 milyon kan hücresi ölüyor ve her saniye eşit sayıda kan hücresi doğuyor… Kolay iş mi bunca ölüm ve doğum…
Akciğerinizdeki kılcal borular uç uca eklenseydi , 1.600 kilometrelik bir yol olurdu… Bunun farkında mısınız?
Bu muhteşem yaratıyla ilgili bilginiz çoğaldıkça ona özen göstermeniz kaçınılmaz hale geliyor… Sergi, bu yolda da sizi kışkırtıyor ve iç dünyanıza doğru bir yolculuğa çıkıyorsunuz. …
Sağlıklı yaşam sözcükleri artık bir klişeye dönüşmeye yüz tutmuşken, bu sergi bu konuda da bilinci kesinlikle arttırıyor. O nedenle de çocukları, gençlerin de görmesinde yarar var.
Sergiden ayrılırken, iki özdeyişi da yüreğime yerleştirip çıktım. Biri Abraham Licoln’un bir deyişiydi:
“Son tahlilde önemli olan yaşamımızdaki yıllar değildir. Yıllarımızdaki yaşamdır!”…
Ötekini kim söylemiş anımsamıyorum:
“ Yaş, aklın maddeye galebe çalmasıdır. Aklınıza takmazsanız, önemi yoktur!”
Hepinize iyi pazarlar!
Cumhuriyet- 20 Haziran 2010
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler