Menü

Alaçatı'da Dürbünümden Gördüklerim


25 Ağustos 2011 - Zeynep Oral -

Alaçatı'da bir kitabevi var. Hem de en işlek, en orta yerinde... Adı: Dost Kitabevi... Yıllardan beri, yaz ayları boyunca yazarlarla sohbet ve imza günleri düzenliyor. Bu yaz da sürdürdü bu alışkanlığı... Ömer Onal başta olmak üzere, tüm ailesi, eşi, yetişkin kızı ve oğlu burayı ışık saçan, dost muhabbetinin egemen olduğu bir merkeze çevirmişler... Hani medyanın diline düştü diye bir an önce tüketmeye bakan tatilcilerin değil de, İzmir'le Çeşme arasında ve çevresinde okumayı seven, yaşanana ilgi duyan insanların dost sıcaklığına, aradıkları kitaba kavuşmak için uğradıkları yer...

Önceki gün orada okurlarla buluştuğumda, yaşamın binbir yüzünü yansıtan bir "kleidescope"tan çevremi seyrediyormuşum gibi geldi bana! Büyülü bir dürbündür bu sözünü ettiğim aygıt. İçi aynayla kaplı bir borunun dibinde rengârenk cam parçacıkları... Döndürdükçe hareket eder renkten renge, şekilden şekle girer. Borunun iki ucunda iki mercek... Bir ucuna gözünüzü dayar, öteki ucuyla yeryüzünün "büyüsünü" izlersiniz. Hangi yöne, hangi renge doğru bakarsanız, oranın renklerini gölgelerini, seslerini alıp çoğaltır, çoğaltır ve size yansıtır.

İşte "Dost Kitabevi"nin önünde, sokağın orta yerinden şu "büyülü dürbünden" izlediklerim:

Sınıf arkadaşlarımdan gelebilenler gelmiş. İzmir Amerikan Kız Koleji’nden mezun olalı neredeyse bin yıl olmuş. Sanki dün gibi... Bitmeyen sarılıp kucaklaşmalar...

Cumhuriyet Okurları... Önce, her şeyden önce Mustafa Balbay’ı sorup ona sevgilerini iletiyorlar... Dürbünümden bir sevgi nehri akıyor. Önce Balbay, sonra memleket meseleleri konuşuyoruz...

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği üyeleri, önce memleket meseleleri sonra kadın sorunları...Yıllar geçse de varsa yoksa "Kadın Olmak" kitabının peşindeler...

Gençler: En büyük dertleri işsizlik. Okumakta oldukları branşta iş bulmak çoğu için sadece bir hayal... Sevmeden yapılacak işin "iş" olmadığı bilincindeler... Kapağı bir an önce yurtdışına atma çabası...

Arada müthiş umut veren coşkusunu çevreye yayan gençler de çıkıyor. 12 yaşındaki Utku bunlardan biri. Şimdiden bilgisayar yazılımında ustalaşacağına inanıyor. Bill Gates’den sponsorluk istemiş, destek vaadi de almış! 18’indeki Özgür ise siyasetçi olacak. Ama yalan söylemeyeninden.

Yoldan geçerken rastlantı sonucu uğrayanlar var... "Somali’de yaşananları bizimkiler yeni mi duydu" diye soran da var "Şimdiye dek haberleri yoktu galiba" diyen de... Dürbünümden, vicdan diliyle politikacı dilinin çatışması geçiyor...

Hemen ardından tutarlılık ve Kandil bombardımanı da geçiyor dürbünümden...

Üç kuşak bir arada gelenler beni özellikle sevindiriyor. Çünkü doğrusu "Annem sizi çok sever, babam sizi çok okur" lafları biraz ayıp oluyordu! (Şaka, şaka!)

Bir ara bir bakıyorum önümdeki sırada minicik genç bir kız! Sanki... "Ben Şirin" diyor. A, a, a, a! Koca sanatçı Şirin Pancaroğlu bu! Sahnede, plaklarda, konserlerde, kayıtlarda büyüdükçe büyüyen eşsiz sanatçılarımızdan arp ustası Şirin Pancaroğlu! Derhal yerimden kalkıp çevremdekilere onu tanıtıyorum. Ve öyle alçakgönüllü ki, ben anlattıkça, o kızarıyor! O an düşünmeden edemiyorum: Ne mutlu ki, övücü sözler duyunca kızaran insanlarımız hâlâ var!

Bir ara sanki korku filmleri anlatırmışçasına herkes birbirine ürkütücü memleket hikâyeleri anlatıyor. Benim korku hikâyem Mersin’den: Beş yıl önce okul duvarına "Uyuşturucuya Hayır" yazıp altına "Dev-Lis" (Devrimci Liseliler) imzası attıkları için 6 ay hapse mahkûm olan ve hapse konan gençlere ilişkin. Gerekçe: "Terör örgütü propagandası..." Yani "Dev-Lis" devletimize göre "düşman" ya! İyi bir şey istemeye de hakları yok!

Kimi 12 Eylül’ü hiç ama hiç aratmayan yargı ve mahkemelerden söz etti, kimi savaş tamtamlarından... Sonra söz yine dönüp dolaşıp kitaplara geldi.

Akşamın sonunda, medyamızın dürbünü sadece belli yöne çevirmesinin, beyin yıkamasının kahrediciliğiyle okurlarla buluşmanın sonsuz sevinci arasında gidip geliyordum...

İşte Alaçatı’da bir "Dost Kitabevi" akşamı böyle geçti...

Hepinize dostu ve kitabı bol bir hafta diliyorum.

Cumhuriyet- 25 Ağustos 2011

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.