Akrostiş... Ve şair portreleri
11 Nisan 2021 - Zeynep Oral -
Ülkem ölüm, açlık, işsizlik rekorlarını zorlarken, insanlık onuru ayaklar altında çiğnenirken, haksızlık ve adaletsizlik insanı isyan ettirirken, hâlâ yazı yazmaya çalışmak neye yarar diye kendime sormaz değilim elbet... Ama hiçbir işe yaramasa da, belki de içinizden birini gülümsetmeye, düşünmeye, öfkelendirmeye, hayatı sevmeye, anımsamaya, sorgulamaya, tat almaya, meydan okumaya, umutlanmaya, çoğalmaya yöneltebilir diye... Ve başka ne yapılabileceğini bilmediğimden sürdürüyorum işte...
Bir haftadır elimden düşürmediğim, döne döne yeniden sayfaları arasında şiir yolculuğuna çıktığım kitap, Gültekin Emre’nin “Akrostiş Şair Portreleri” (Pikaresk Yayınevi). Ama kitaba geçmeden önce “akrostiş” denince ben yaştakilerin ilk aklına geleni paylaşmalıyım. Bilenler anımsasın, bilmeyenler öğrensin!
Akrostiş ve İlhan Selçuk
Yıl 1971. 12 Mart dönemi. İlhan Selçuk, rejimi değiştirmeye kalktı gerekçesiyle gözaltına alınmış, işkence merkezi diye de bilinen sorgu merkezi Ziverbey Köşkü’ne götürülmüştür. İşkence altında ifadesi alınıyor...
İlhan Selçuk, malum yazı ustası. Türkçeye egemen, eleştirel oklarını sakınmayan bir dil ve zekâ cambazı. İfade verirken akrostiş yöntemini kullanma kararı alıyor. Ancak her cümlenin ilk harfini kullanırsa, askerler aptal değil, okumuş insanlar, anlayabilirler; her cümlenin sondan ikinci sözcüğünün baş harflerinden bir akrostiş oluşturuyor. Her tümcenin sondan ikinci sözcüğünün baş harfleri yan yana sıralandığında “İŞKENCE ALTINDAYIM” tümcesi çıkıyor.
İlhan Selçuk, daha sonra mahkemedeki savunmasında akrostiş yöntemini açıklayacak, ifadesinin işkence altında alındığını kanıtlayacak ve beraat edecekti.
Askeri değil, sivil darbelerle boğuştuğumuz bugünlerde kanıtlar bir işe yaramasa da, anımsamakta yarar var.
Gelelim “Akrostiş Şair Portreleri”ne.
İmgelere yolculuk
Gültekin Emre, şair, yazar, yayıncı, çevirmen, çalışkan mı çalışkan bir yazı emekçisi. 70’lerin sonundan beri izliyorum onu. Sanat dergimize katkılarından başlayarak, 80 sonrası Berlin yıllarındaki çalışmalarını, peş peşe yayımladığı şiir kitaplarını, kazandığı sayısız ödülü biliyorum. Edebiyat dünyamıza verdiği emeği saygıyla, hazırladığı antolojileri büyük bir keyifle izliyorum. Bu yeni kitabıyla Türk edebiyatının en sevilen şairlerinin dünyasında bizleri bir yolculuğa çıkarıyor.
Bu şairler hakkında yazdığı şiirlerde Gültekin Emre, akrostiş yöntemini kullanarak portreler çizmekle kalmıyor; o şairin hem huyunu suyunu hem eserlerini hem onların şiir dünyasını İMGELER aracılığıyla yeniden yaşatıyor, duyumsatıyor... Adeta Türk şiirine bir vefa borcunu ödüyor!
Boşuna anlatmaya çalışmayayım. İşte iki örnek: Biri Ahmet Haşim’in, öteki Can Yücel’in şiir dünyasına yolculuk... Yahya Kemal’den küçük İskender’e, Nâzım Hikmet’ten Ülkü Tamer’e 80 kadar şaire uzanan bir yolculuk. Keyifli okumalar dilerim.
Gece Merdiveni
Akşamdır her yer, gündüz de gece
Hayat bir parça bulut ne yapsan
Mehtabın rüyaları ince kamıştan
Evidir her yer insana, buna bir inansam
Turnaların dönüşü hep bayram
Havuz başında dolanır durur ay
Asıl gece gelir sırlı aynalara
Şaşırma hiçbir şeye rüyalardan başka
İnleyen bir gemidir dalgaların dili
Meğer yaşamak Arap bir akşammış
Vardiya Dünyası
Cazbant gümbürtüsü köpük köpük
Adım atacak yer kalmadı bu ülkede
Nadir kitaplar aradım tıka basa mezarlıklarda
Yükseğe çıkınca alçaklara kar mı yağar sanki
Ülke elden gitmiş sarayda marayda yaşayarak ah vah
Cezası neyse ödeyelim dedik bırakın yakamızı, canımızı
El verdiler, gül diktirmediler, bi güldürmediler
Lanet olsun bu bozuk paralara
11 Nisan 2021
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler