Aklımızı başımıza toplamalıyız!
06 Temmuz 2003 - Zeynep Oral -
Önce, güzel bir haber... Yalnız beni değil, yıllardır bu ülkede bıkmadan usanmadan, küçümsemelere, alaylara, yok saymalara aldırmadan kadın sorunlarıyla uğraşan herkesi sevindiren ve heyecanlandıran bir haber:
Birleşmiş Milletler "Kadınlara Karşı Şiddet Özel Raportörlüğü" görevine Yakın Ertürk getirildi. Bu göreve ,13 aday vardı. BM İnsan Hakları Komisyonu , adayların niteliklerini ve uluslararası çeşitli Sivil toplum kuruluşlarının görüşlerini değerlendirdikten sonra Prof. Dr.Yakın Ertürk'ü seçti. Belirtmeliyim ki , Cenevre'de kıran kırana bir savaş vardı ve bizim Dışişleri Yakın Ertürk'ü sonuna kadar destekledi.
Neden mi heyecan verici buluyorum bu haberi? Sadece, bugüne kadar BM İnsan Halkları Komisyonu nezdinde böylesi önemli bir göreve , özel raportörlüğe atanan ilk yurttaşımız olduğu için ya da kadın olduğu için değil... Türkiye'de de zorunlu olarak bir şeyleri değiştirebileceği için! Bizim için bir şans , bir fırsat olduğu için!
Kadınlara karşı şiddet raportörlüğü , BM İnsan Hakları komisyonunun denetim mekanizmalarından biri. Kadına yönelik şiddetin uluslararası, ulusal ve bölgesel düzeylerde ortadan kaldırılması için çalışıyor. Hükümetlerden, kuruluşlardan bilgi istiyor, hesap soruyor, önlemler alıyor, önerilerde bulunuyor. Hükümetler onları dinlemek zorunda.
Şimdi düşünün hele, Türkiye'de kadınlara karşı şiddetten geçilmiyor, suçlular azat ediliyor ya da 25 milyon "ceza"yla kurtuluyor , dünya, "Sen önce kendi ülkene bak!" demez mi!
Yıllarını kadınların insan haklarına adamış, onlara yönelik eşitsizliğe, sömürüye, ayırımcılığa ve şiddete karşı mücadele vermiş biri Yakın Ertürk .(ODTÜ'de Kadın Çalışmaları Ana Bilim Dalı Başkanlığı, Sosyoloji bölümü öğretim üyesi, sayısız uluslararası görev...Tümünü saymaya yerim yetmez) Seçildiği yeni görevini hakkıyla yerine getireceğine inanıyorum. Hele hele Türk Ceza Kanunu tasarısındaki yanlışları düzeltmek için önemli bir fırsat.
Türkiye aklını başına toplamalı. Hükümet, yetkililer, medya , herkes!
Hürriyet Gazetesi'nin yayınlarıyla gündeme gelen N.Ç. bu ülkede tacize, işkenceye, şiddete uğrayan ne ilk ne de son çocuk ya da kadın. Toplumdaki duyarlılığı harekete geçiren bu yayının amacı eğer yalnızca ah, vah diye ağlayıp yakınmayla duygu boşalımı sağlamaksa çok yazık. Oysa tam da şu sıralar tartışılmakta olan, TCK tasarısı toplumdaki çürümüşlüğü nasıl körüklüyor , bir de ona baksalar... Belki o zaman bu yayın bir işe yarar...
Şemse öldürüldü. N.Ç. defalarca linç edildi. Gülbahar için yetkililerden boşuna bir açıklama bekliyoruz...
Emekçi Kadınlarla
Birkaç gün önce DİSK ve KESK üyesi işçi ve kamu emekçisi kadınlarla konuşuyorduk. Nebile, Arzu, Aliye, Leyla, Şükriye... Öğretmen, hemşire, işsiz... Kadın oldukları için seslerini duyurmanın güçlüğüne dikkati çekiyorlar. Maddi ve manevi sorunları sonsuz olan kadınlar için konuşuyorlar...
"Toplumsal muhalefet, sivil inisiyatif nasıl olur, bizler silaha sarılamayacağımıza göre, alanlara çıkıp taleplerimizi dile getirmekle olur. Ancak alana çıktığımızda, geleceğimiz meçhul. Taciz, tecavüz, işkence hepsi bizim için" diyorlar.
Oysa "suç"un belirlenmesi için bile yargılanma hakkı diye bir şey var! Bizde önce cezalandırılıp sonra (O da , her zaman değil!) yargılanıyor kadınlar.
Türkiye artık aklını başına toplasın. Toplumsal barışın ancak şiddetin, özellikle kadınlara karşı şiddetin önlenmesiyle sağlanabileceği kafalara dank etsin!
Dönüp dolaşıp aynı şeyi söylüyorum: Kadının bedeni üzerinde erkeğe, aileye, güvenlik güçlerine ve topluma tasarruf yetkisi verilmesin!
Tomris Uyar- Yüreğimde bir Ah!
Tam bu yazı bitmişti ki, acı haber geldi.
İncecik bir dal kırıldı, ipek böceğinin dünyadaki yaşamı sonlandı.
Öykü dünyasının dil ustası, söz ustası, kurgu ustası, duyarlılık ustası , en sıradan olanı sıra dışı kılma ustası, yalınlığın , duruluğun ustası Tomris Uyar , bundan böyle geride bıraktığı eserlerinde yaşayacaktı.
Bir röportajda, soruyu yanıtlarken "Yıllardır yazdık da ne oldu !" diyordu...
Ne mi oldu Sevgili Tomris Uyar?
Birkaç genç kuşak senin öykülerinle edebiyat dünyasına girdi; senin yazdıklarınla Türkçe'yi sevdi; duyguları, düşünceleri, gözlemleri senin yazdıklarınla bilendi. Senin yazdıklarınla insan olmayı kavradık. Senin yazdıklarınla, edebiyatta sahici olanı yoz olandan ayırabilmeyi öğrendik.
Şimdi, yüreğimde bukağı ve içimde öykülerinin doyulmaz tadı, iyi ki vardın, iyi ki yazdın diyorum.
06 Temmuz 2003
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler