Menü

Akal Atilla'yı yitirdik...


09 Şubat 2002 - Zeynep Oral -

Çok zor. Bu yazıyı yazmak çok zor. Bu yazıyı yazmak imkansız. Bu yazıyı yazacağımı , yazmaya çalışacağımı hiç ama hiç düşünmemiştim. Aklıma bile getirmemiştim. Zaten yazamıyorum...
Akal Atilla adını kaçınız duydu, onu kaçınız tanıdı bilmiyorum. Ama eğer geçen yıla dek, yaşamınızda bir kez dahi olsa "Milliyet Sanat Dergisi" almışsanız, görmüşseniz, okumuşsanız onu biliyorsunuz demektir. Eğer, "Biz Sanat Dergisi'yle büyüdük" diye gururlanan kuşaklardansanız, onu çok iyi tanıyorsunuz demektir. Kurulduğu ilk günden (1972'den) , Milliyet'ten atıldığımız 2001 Şubatına dek , Sanat Dergisi'nde onun imzası vardı.
Akal Atilla : Arkadaşım, can yoldaşım, güzel günler kötü günler dostum, sırdaşım, kavga arkadaşım, otuz dört yıl boyunca aynı odayı, aynı kaderi paylaştığım insan... Önceki gün yediği darbelere daha çok dayanamadı. Kalbini dinledi. Bana sormadı bile! Kalbi yeter artık dedi. Kalbine yenildi. Çekti gitti!
1961'de Milliyet Gazetesine girdiğinde 22 yaşındaydı. Ailesiyle Anadolu'yu dolaşmış, askerliğini Doğuda yapmış bu genç, yazıya çok istidatlıydı. Yazdığı denemeleri , öyküleri Adnan Tahir olsun, Adnan Benk olsun çok beğeniyor, onu teşvik ediyordu. Ancak ekonomik zorunluluklar, yıllar içinde onu yazıdan çok, gazetenin "mutfağına" yöneltecekti. Çok geçmeden bu bir zorunluluktan çok, kendi seçimine dönüştü. 1968'de aynı gazeteye girdiğimde, Akal, sanat sayfasının şefi, yönetmeniydi. (O zamanlar bir ikisinin değil, her gazetenin sanat sayfası vardı)... Sonra hem sanat sayfasının, hem de Sanat Dergisi'nin yönetmeniydi...
Sonra... Sonrası, işte, tam kırk yıllık emek, çaba, alın teri... Kırk yıllık bir tutku... Kırk yıl boyunca bir yere ait olma duygusu, bir yerle bütünleşme duygusu... Kırk yıllık sonsuz bağlılık... Sonra, işte, yokluk, hiçlik...
Akal Atilla çok çalışkandı. Karınca çalışkanlığında... Böbürlenmeden, caka satmadan, kimselere yük olmadan, hatta "çaktırmadan" çok çalışırdı. Yaşamakla çalışmak özdeşleşmişti onda. İşi, tutkusuydu.
Sorumluydu. Sorumluluğunun bilincindeydi. Kılı kırk yarıp, tartar, tartışır olaylara, kişilere farklı açılardan bakar, değerlendirir, öyle karar verirdi. Kararlarının, işindeki her anının, her satırın, her sözcüğün sorumluluğunu üstlenirdi.
Paylaşımcıydı. Kendini değil, işini önemsediğinden, sevinçlerini ve üzüntülerini, başarılarını ve başarısızlıklarını paylaşmaktan gocunmazdı.
Seçiciydi. Ama bu seçicilik , günümüzün yükselen değerlerinin tam tersine işleyen bir seçicilikti. Yaşamında, işinde, dostluklarında, hazırladığı sayfalarda ya da dergide, göz boyayandan , gösterişten yana değil, sahicilikten, duyarlılıktan, en çok da emekten yanaydı. Emeğe saygının belirlediği bir seçicilikti onunki.
Bu özellikler, sonsuz alçakgönüllülüğü, sevgi dolu kocaman kalbi, insana verdiği değerle bütünleştiğinden, bu ülkenin saygın tüm kültür ve sanat insanlarıyla, yazarlarıyla işbirliği yapabilmesi doğrusu zor olmadı. İşte eski Sanat Dergisi'nin herkesi hayrete düşüren, çok geniş katılımcı kadrosu, yazar kadrosunun "sırrı", Akal Atilla'nın bu özellikleri ve kişiliğiydi.
Son yıllarda Akal'ın yaşamında darbeler birbirini izledi. Sevgili eşi Güler'i vakitsiz kaybetmesi, geçirdiği önemli ameliyatlar... Ve son darbe , işten atılması...Artık tek tutkusu vardı: Biricik kızı Eser.
Akal Atilla'yı 6 Şubat günü, bir kalp kriziyle yitirdik. 63 yaşındaydı. Bilen bilir. Benim anlatmama gerek yok. O, Akal Atilla'ydı.
Behçet Necatigil 'in "Kitaplarda Ölmek" şiiri var ya... Bugün içimden o şiirin başlığını "Sanat Dergsi'nde Ölmek " diye değiştirmek geliyor:
"Adı , soyadı
Açılır parantez
Doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti.
Kapanır parantez.
(...)
Parantezin içindeki çizgi
Ne varsa orda
Ümidi, korkusu, gözyaşı, sevinci
Ne varsa orda. "
Akal Atilla. Açıyorum parantezi: (1939 - 2002) kapadım parantezi. Yoksa 2001 mi yazmalıydım? Aldırmayın, sayıklıyorum... Ne varsa orda, o ortadaki çizgide.
Behçet Necatigil ve Akal, ne çok severlerdi birbirlerini...

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.