Af
14 Aralık 2000 - Zeynep Oral -
Abdi İpekçi'yle dertleşiyorum...
Sevgili Abdi Bey,
Çıldırmak işten değil! Artık kiminle konuşacağımı bilemediğimden sizinle konuşuyorum...
İlk önce şunu söylemek istiyorum:
Pek yakında, ÖLDÜRÜLDÜĞÜNÜZ için, otomobilinizin içinde KURŞUNLANDIĞINIZ için, ince hesaplar, derin planlar sonucu TOPLUMU EN ÇOK SARSACAK cinayete SİZ hedef seçildiğiniz için... evet bütün bunlar için pek yakında, bu meclis sizi SUÇLU ilan ederse, hiç ama hiç şaşırmayacağım...
Kabahat sizde, toplumda bu kadar etkili bir yer edinmeseydiniz, belki de siz seçilmezdiniz, öldürülmezdiniz... Kabahat Bedrettin Cömert'te.... Kabahat Cavit Orhan Tütengil'de... Öldürülmeseydiler!
Sizler suçlu ilan edilirseniz hiç şaşırmayacağım, çünkü bu meclis, katillerinizi affetti. Topluma rağmen, toplumdan yükselen tüm haykırışlara kulaklarını tıkayarak...
Katiliniz, en azından tetiği çeken, kurşunları boşaltan kuklanın aktörün - ne derseniz deyin, Ağca'nın idamla yargılanırken 1979'da Kartal Askeri Cezaevinden kaçması, daha doğrusu kaçırılması yetmedi...
Nevşehir Emniyeti'nden sahte pasaport alması ve yurt dışına çıkarılması da yetmedi... Nevşehir Emniyet'inde sahte pasaportları temin eden polisin ödüllendirilip, terfi ettirilmesi de yetmedi...
Ağca ve dostları için, "Bu vatan için kurşun atan da, kurşun yiyen de şereflidir" sözüyle, insan onurunun, toplum "şerefinin" ayaklar altına alınması da yetmedi...
Sizin katliamınızdan Susurluk Olayının çetelerine uzanan bağlantıların hasır altı edilmesi de yetmedi...
Bütün bunlar yetmedi Abdi Bey, şimdi katilleri özgür bırakmaya sıra geldi.
Öldürüldüğünüz gün "Özgür düşünceye kurşun sıkanlar bulunacaktır, cezalandıracaktır, caktır, cuktur" diye nutuk atanlar, seçimlerini, düşünce özgürlüğünü hapsetmekten, özgür düşünceyi katledenleri, serbest bırakmaktan yana yaptılar.
Düşündükleri, düşüncelerini açıkladıkları, düşündüklerini söyledikleri ya da yazdıkları için cezalandırılanlar değil, silahı çekip vuranlar, öldürenler affediliyor.
Af değil, "Şartlı salıverme" diyorlar.... Salınıvermenin şartı, "tarih bilincinden yoksun olmak" mı diye soracağı geliyor insanın!
Bir zamanlar "asmayalım da, besleyelim mi!" diye dile getirilen düşüncenin, şimdi, ölüm orucundakiler karşısında, Mecliste İnsan Hakları Komisyonu'nda birinin dilinde "Gebersinler!"e dönüşmesi, aynı zincirin halkalarını oluşturuyor.
Bu bütünlük, kimilerinin tarih ve toplum bilincini besliyor, kimilerinin de her nasılsa belleğini silip süpürüp yok ediyor.
Sevgili Abdi Bey, kızınız Nükhet'in "Ben babamı istiyorum" sözü, yakınları katledilen, işkenceyle ya da "kaza" sonucu öldürülenlerin acı, isyan ve öfkesiyle bütünleşirken, toplumdaki genel kanı, meclistekilerin "Benim suçlum / senin suçlun" hesapları ve pazarlıklarıyla, inanın, hiç mi hiç uyuşmuyor.
Ülkemde suç ve ceza dengesinin kurulmasını umarken ya da beklerken, içimden yalnızca sizinle dertleşmek geldi. Başka bir şey değil...
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler