Menü

Açın Şu Kapıyı…


14 Mayıs 2005 - Zeynep Oral -

“Kars’a gelen bir ağlar, Kars’tan giden iki ağlar…” demiş eskiler. Ceza , sürgün niyetine oraya tayini çıkanların durumunu anlatmak için… Doğru söylemişler! Türkiye çapında düzenlenen “Aşıklar Bayramı” için ilk kez gittiğim Kars’tan ayrılırken, gözüm arkada kaldı. Kars’a doyamadım.

Bu ilk karşılaşmanın bendeki satırbaşları şöyle:
Çarpıcı bir doğa ve coğrafya. Denizden 1750 m. yükseklikte Kafkas platosu… Soluk alıp vermek, kendi başına bir bayram…
Kent merkezinin üç bin yıllık , çevre yörelerinin sekiz bin yıllık bir geçmişi var ve bu birikimin izlerini görmek olanağı var. En önemlisi Kars’ta yaşayanlar bunun bilincindeler…
İlk izlenimler
Hitit’ler, Urartu’lara kadar geri gitmeyeceğim. Türkler, Gürcüler, Ermeniler, ve daha nice toplumlar birlikte kurmuşlar bugünkü kenti. Tüm kentlerimizde, kasabalarımızda olduğu gibi Kars’ta da günümüzün korkunç çirkin yeni yapılanmalarına gözlerimizi yumarsak, eski mahallelerde Rus, Osmanlı , Gürcü mimarisinin ve Ermeni taş işçiliğinin en mükemmel örnekleri birbiriyle yarışıyor. Taşla ahşabın uyumuna tanıklık ediyorsunuz.
Eski kentin kaldırım taşlı geniş caddeleri, meydanları farklı bir görkem taşıyor. İki yanı ağaçlıklı tüm caddelerin birbirine paralel olması ve dik açıyla kesişmesi, Rus egemenliğinden (1877-1920) kalma. Kars’ta topu topuna bir çıkmaz sokak var. İroniye bakın, o çıkmaz sokağın adı “Enver Paşa Çıkmazı”…
Kente tepeden bakan kalesi, taş köprüleri, iki katlı evlerin ahşap çıkmaları , ferforje, bakır kapıları, hanları, hamamları, kiliseden camiye dönüştürülmüş yapıları… Yazık ki tümünü iyi koruyamamışız. Özellikle 50’li yıllarda, yıkılmış, yok edilmiş, yağmalanmış, iki katlı taş binaların yerine betebe kaplı hilkat garibeleri yapılmış. Bugün kent koruma altına alınmış ama bu geç kalınmışlık insanın içini acıtıyor…
Bütün bunlar bir yana, insanlarının yakınlığı, sıcaklığı, açıklığı ve aydınlığı dikkat çekici. ( Kapalı, çarşaflı tek kadına rastlamadım desem yeridir.) Güzelim Kars Müzesini, yerli yabancı turistlerle birlikte Karslılar da geziyordu. Kitapçı dükkanlarında gençler vardı. ( Ne de olsa Kafkas Üniversitesi var) İki sineması, birkaç resim galerisi, Sanat Kültür merkezlerinde sürekli etkinlikleri var. Sokaklarda bol bol konser, tiyatro, festival afişlerine rastlanıyor. İnternet kafeleri , pastaneleri, parkları cıvıl cıvıl dolu… Senenin sekiz ayı kar altında kalan bir kent için, beklediğimden çok daha dinamik buldum…
Herkesin özlemi
Kars’ta kiminle konuştumsa (“sokaktaki adam”dan en yetkilisine) , gazeteci olduğumu öğrenen herkesten aynı sözleri duyacaktım: “Yazın, her gün yazın: Şu kapı açılsın! Şu sınır kapılarımız açılsın!” (Geçen hafta yazdığım için Aşıklar Bayramına dönmüyorum ama Aşıklar atışmasında bile bu özlem dile getiriliyordu!)
Kars’ın dünyaya tanıtmayı kendine misyon edinmiş, iki ay önce 36 ülkenin Büyükelçilerini eşleriyle birlikte Kars’a davet etmiş, onlara unutulmaz anlar yaşatmış Kars Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu, bu dinamizmin dinamosu gibi. Kofi Annan’ın davetlisi olarak gittiği New York’tan, orada Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmadan (3 Mayıs- bu da bir ilk!) yeni dönmüştü. Sokaklarda duyduğum “Sınır kapısı açılsın” özlemini konuştuk:
“Geçen yıl 50 bin imza topladık, Ermenistan’la sınır kapısının açılması için.” Diyor. Kars’ın nüfusunun topu topuna 78 bin olduğunu anımsatırım! “Gericilikle , düşmanlıkta ayakta kalınmaz. Sınırın kapalı olması yalnızca diasporanın işine geliyor” diyor. Hava sahasının açıldığını, İstanbul- Erivan uçak seferlerinin yapıldığını, Karadenizli iş adamlarının Ermenistan’a mal sattığını anımsattıktan sonra “Ama kıyamet Kars’a patlıyor!” diyor.
Hem sınır kapılarının hem demiryolunun açılmasını savunan Alibeyoğlu, Ermenistanı yalnızca bir pazar olarak görmüyor. Kars’ı haklı olarak, Kafkaslara Ortaasya’ya açılan kapı olarak değerlendiriyor ve salt bu nedenle bile kapı açıldığında buraya yatırım artacağına inanıyor.
Bugüne dek sınırın açılmaması gerektiğini savunanlar, Ermenistan Anayasasındaki soykırım iddialarını, haritalarındaki çarpıtmaları ileri sürdüler. Bunları anımsattığımda, yanıtı şöyle: “Bu kapı on yıl önce açılsaydı, bugün bunca ülke parlamentosu soykırımı kabul etmezdi… Yıllardır Suriye Hatay’ı tüm haritaları kendi sınırları içinde gösterdi, gösteriyor, ama bakın şimdiki ilişkilere… Sınırı kapalı tutmamız, bu söylediklerinizi değiştirmiyor ki…”
Bugün Kars’ta en büyük sorun işsizlik. İş yok, ticaret yok. Hayvancılık yapılıyor, süt besinleri üretiliyor. Bir zamanlar 12 milyon küçük baş hayvan varken bugün inmiş 1-2 milyona. İthal et olayı hayvancılığı bitirmiş. Peynir fabrikasının özel sektöre devredilmesi, ciddi bir darbe olmuş…
Yeniden Başkan’la konuşmama dönüyorum. Kars’ın geleceği için, kalkınması için gönlündeki vizyonu beş noktada özetliyor: 1) Sınır kapılarının açılması 2) Çok büyük bir potansiyele sahip hayvancılık ve süt endüstrisinin geliştirilmesi. 3) Üniversite Kenti olması . Üstelik burada gelir uçurumu olmadığı için Üniversite kenti olmak için ideal. (!992’de kurulan Kafkas Üniversitesinde 8 500 öğrenci var ve öğretmen kadrosu bulunamıyor. Şimdi bir de Konservatuar açma hazırlığındalar) 4) Turizm. Yalnız tarihi, mimari değil, tüm çevre kış turizmine çok elverişli . “2010 Kış Olimpiyatlarını Erzurum’la birlikte yapabiliriz” diyor. 5) Doğal gazla birlikte organize Sanayi Bölgesi tasarımı…
Kars izlenimleri bitecek gibi değil. Yarın devam edeceğim ve Ani’ye gideceğim.
Naif Alibeyoğlu’nundan Kars’ın , Azerbaycan’ın Gence , Ermenistan’ın Gümrü kentiyle, Gürcistan’ın Aheska, Norveç’in Kirkenes kentiyle ”kardeş kent” olduğunu öğrendikten sonra , en iyisi bu yazıyı onun B.M.’deki sözleriyle bitireyim :
“Bugünle geçmiş arasında kavga başlatılırsa geleceği kaybedeceğimizi biliyoruz. Bu yüzden farklılıkları değil, benzerlikleri önemsiyoruz. Kültür ve sanatın bağlayıcı bir çimento olacağına inanıyoruz. “

14 Mayıs 2005- Cumhuriyet

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.