Acımasız olan Doğa değil, İnsan...
05 Kasım 2006 - Zeynep Oral -
Günlerdir Güneydoğu’yu izliyor gözlerimiz, yüreklerimiz. Diyarbakır, Mardin, Şırnak, Bitlis, Batman, Urfa, Harran, Hakkari, Mersin ve daha nice iller, ilçeler beldeler, mahalleler, evler, barklar, okullar, hastaneler …. Hepsi sular altında.
Sel diyorlar, su baskınları diyorlar, dinmeyen yağışlar diyorlar, doğal felaket diyorlar, doğal afet diyorlar, doğanın acımasızlığı diyorlar!
Yalan! Yalan! Yalan!
“Hırsızlık” diyemedikleri için, “Yolsuzluk” diyemedikleri için, “Gözleri bürüyen para hırsı, çıkar hırsı, rant hırsı” diyemedikleri için, “Yanlış politikalar, insana ve doğaya düşman politikalar” diyemedikleri için bunları diyorlar!
İnanın bana, doğa bu kadar acımasız değil. “Bu kadar” , yani insanoğlu kadar acımasız değil! İnanın, doğa insan kadar yozlaşmış ve yalancı, insan kadar hırslı ve hırsız, insan kadar tehlikeli değil. İnanın, insanın insana yaptığını, doğa insana yapmıyor!
Bu sel ne seli
Evet, ülkem bir sele kapılmış gidiyor. Yeni değil, ne zamandır sele kapılmış, elden gidiyor… Ama bildiğimiz yağmur sularından, su baskınlarından oluşan sel değil söz konusu olan.
Daha çok, daha çok kazanma tutkusu seli bu…
Hırsızlık ve rüşvet… Malzemeden çalmak, topraktan çalmak seli bu…
Bilgisizlik, yetersizlik., Beceriksizlik seli…
Doğanın yasakladığı yerleri, imara açmak seli… Dere yataklarına inşaat ve yol yapılmayacağını çocuklar bile bilir. Ama insanı sadece seçmen ya da oy potansiyeli olarak görenler, bu gerçeği bilmezlikten gelir!
Birbiri peşi sıra çıkarılan imar afları seli… Bana rant sağlayacaksa, oy kazandıracaksa, varsın yozluk yolsuzluk devam etsin, varsın insancıklar ölüversin düşüncesi!
Çarpık yapılaşma , altyapı olmadan kentleşme seli bu!
Denetimsizlik seli!
Ağacı , ormanı yok etme, yok edip yerine beton yığma seli! Ağaca saygısı olmayanın toprağa da saygısı olmaz!
Evet bilim dışı , akıl dışı, izan ve insaf dışı bir afete kapılmış gidiyoruz! İnanın bunun doğayla hiçbir ilgisi yok!
“Doğal felaket” diye nitelediğimiz , “suçu” doğaya yıkıp, vicdanlarımızı rahatlatmaya çalıştığımız her olaydan sonra yaşanan acıların, yokluğun, ölümlerin hiç ama hiç de doğal olmadığını anlamak kavramak için daha kaç “felaket” yaşamamız gerekiyor?
Mimar, mühendis, şehirciler, inşaat ve çevre mühendisleri odaları uyarıyorlar, tehlikeyi gösteriyorlar, raporlar sunuyorlar, haykırıyorlar , ama duyan yok…
Bedeli ödeyen
Önceki gün Oktay Ekinci yaşadıklarımızın “imar rantına sevdalı politikaların “ ürünü olduğunu belirtiyor ve kentsel rantları da engelleyeceği için iktidarın “İmar ve Şehircilik Yasası”nı erteledikçe ertelediğini yazıyordu.
Bu ne demek biliyorsunuz. Bu akıl dışılık, bu kapkaç düzeni, bu hırsızlık ve yağmacılık düzeni hep sürsün , her “doğal felaketten” sonra daha çok insan ölsün, daha çok kent yıkılsın, daha çok acı çekilsin demek!
Belki anımsarsınız, Adana depreminden sonra enkaz altında kalan bir çocuk, yardıma gelenlere,”beni kurtarırsanız, size gazoz ısmarlarım” demişti. Hayatın yaşamanın karşılığında gazoz…
Oysa ülkemde, hırsızlığın, rüşvetin, yolsuzluğun, yağmacılığın, bilgisizliğin, denetimsizliğin ve sorumsuzluğun karşılığı , çıkar ilişkilerinin, oy depolarının , kabaran banka cüzdanlarının labirentlerinde ödeniyor…
Hiç kuşkunuz olmasın. Bu kez de sel, en yoksulu, en kıt kanaat geçineni vurdu. Bundan sonra da İstanbul’da ya da Diyarbakır’da , farklı olmayacak. Yoksulluğu, işsizliği, yokluğu sırtlamış da yaşamaya çalışanları vuracak bundan sonraki seller ve depremler de…
Bu vurdum duymazlık ondan mıdır diye sormaktan kendimi alamıyorum…
İstanbul’da dolaşıyorum. Gözlerim açık.
Ortaköy’de Ambarlı Dere yatağına kurulmuş sitelere bakıyorum… Ihlamur’da, Fulya Dere yatağına dikilmiş gökdelenlere bakıyorum… İçimden bir küfür sallıyorum… Kağıthane’de Cendere Deresi’nin, Kadıköy’de Kurbağalı Dere’nin boz bulanık sularına bakıyorum… Bakalım bunlar ne zaman kurutulup , üzerleri yapılanmaya açılacak diye sorarken yakalıyorum kendimi…
Cumhuriyet - 5 Kasım 2006
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler