Menü

Abdi Bey'den Hrant'a...


21 Ocak 2010 - Zeynep Oral -

Rezilliğin de bir sınırı olmalı! Oysa gördük ki bizim ülkemizde yok!

Abdi İpekçi’nin katilinin davul zurnayla karşılanması ve sonrasındaki bütün o “star” muamelesi, sadece toplum vicdanını sarsmakla kalmadı, ülkemizde rezilliğin, pisliğin sınırı olmadığını da gösterdi.

Gazetecilerin sansasyon iştahını, televizyoncuların “reyting” tutkusunu kabartan bu sınırsız pisliğin daha önce provası da yapılmıştı. Anımsayacaksınız. O hasta psikopat, megaloman katil “yanlışlıkla” 2006’da salıverildiğinde… Hayır, hayır daha önce de yaşadık bu pisliği: “Vatan için kurşun atanlarla gurur duyduklarını” açıklayan devlet ve hükümet “büyükleri” aracılığıyla yaşadık…

Önceki gün Milliyet gazetesinin “Abdi İpekçi bir kez daha öldürüldü” manşetini ben yıllardır tekrarlıyorum. Her “faili meçhul” yaftası asıldığında; her “devlet sırrı” sözcüklerine sığınıldığında, her yargısız infazda…

Birkaç gündür Sibel İpekçi’yle, Nükhet’le, Abdi Bey’in eşsiz sekreteri Melek Beler’le konuşurken, hepimize bulaşan katillerden kahraman yaratmanın utancı büyüdükçe büyüyor içimde.

Abdi Bey yaşasaydı, iki gün önce 52. evlilik yıldönümünü kutlayacaktı Sibel’le… Abdi Bey’in biricik sevgili kızı Nükhet, şu son birkaç gündür televizyon izlerken, şimdi konuşan o koca koca, “aklı başında” bildiğimiz, aydın geçinen gazeteciler 30 yıldır niye sustular, diye sormaktan kendini alamıyor...

Ben de adalete güvenmiyorum

19 Ocak Hrant Dink’in göz göre göre öldürülüşünün 3. yılıydı. Artık hepimiz biliyoruz ki, öldürüleceği önceden biliniyordu. Önlem alınmadı. Tehdit, teşvik, hedef gösterme, katilleri kollama ve koruma, delilleri yok etme zinciri birbirini izledi. Artık kimileri Hrant’ın katilleriyle gurur duyma rezilliği için gün saymaya bile başlamış olabilir…

Hrant Dink’in oğlu Arat Dink’in “Ben bu ülkenin adaletine güvenmiyorum” sözlerine canı gönülden katılıyorum. Korkarım ki, artık söylemeseler bile, kimse güvenmiyor adalete. Arat haklı, duruşmalarda en çok o üç maşanın, o üç tetikçinin alayları yer bulabildi medyada!

Eğer yeniden adalete güvenmemiz isteniyorsa bekleniyorsa, tek yapılması gereken, Hrant’ı öldürten suç örgütünü ortaya çıkartmaktır.

 

Ergenekon savcıları işbaşına!

Abdi Bey’in ve Hrant Dink’in katilleri, yüzümüze baka baka hepimizle alay ediyorlar.

Bu tetikçilerin, bu kullanılmış hastalıklı maşaların zırvalarına yer vermek yerine gazetecilere, televizyonlarda ahkâm kesenlere düşen görev, Ergenekon savcılarına (hem gerçek savcılara hem de kendine “savcı” rolü biçenlere, kendilerini savcı yerine koyanlara) baskı yapmaktır.

Medyaya ateş püskürmek, gazete manşetlerinden, gazetecilerden “suçlu” yaratmak yerine, sorgulamayı bu maşaları kullanan devlet içindeki karanlık yapılanmaya yöneltmektir.

Kendini Mesih ilan eden bir hastanın, Kanada’dan demeçler veren bir haham bozuntusunun sayıklamaları medyaya magazin olabilir ama o karanlığı aydınlatmaya asla yetmez.

Ama gerçekten karanlıktan kurtulmaya niyetimiz yoksa, o başka…

 

Cumhuriyet - 21 Ocak 2010

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.