Menü

Moskova’dan sevgiler


18 Mayıs 2025 - Zeynep Oral -

Moskova’da hava günlük güneşlik. Uluslararası Moskova Üniversitesi’ndeyim. Üniversitenin dev sahnesi kırmızı ve beyaz çiçeklerle donatılmış. Burası siyasal bilgiler fakültesinin sahnesi, ortada uzun bir masa ve kocaman kuyruklu bir piyano. Sahnenin iki yanında iki büyük ekran, beyaz perdede Leyla Gencer’in yüzlerce fotoğrafı geçiyor her fotoğraf başka bir rol, başka bir kişilik...

Fotoğraflara Leyla Gencer’in ölümsüz sesi eşlik ediyor... O ses şimdi Violetta oluyor sonra Norma oluyor, Kraliçe Elizabeth oluyor, Anna Bolena oluyor, Turandot oluyor, o ses yeryüzünün tüm duygularına dönüşüyor.

Oturduğum yerde heyecandan hafif titriyorum. Biraz sonra bu sahneye çıkıp benim konuşmam gerekecek. Ne söyleyeceğimi düşünüyorum. Zaten Leyla Gencer’le ilgili söylemek istediğim her şeyi kitabımda anlatmışım. Ve şimdi kitabım Rusça olarak yüzlerce izleyicinin elinde... Onlara başka ne anlatabilirim diye düşünüyorum. Bir yandan da içimde fırtınalar kopuyor...

O fırtınaların biri sevgili arkadaşım Ali Özgentürk’ün ölüm haberini burada aldığım için. Arkadaşım Ali Özgentürk’ü 70’li yıllarda tanımıştım, hatta 60’ların sonunda. O zaman Devrim İçin Hareket Tiyatrosu’nda, İşçi Tiyatrosu’nda sokak tiyatrosu yapıyordu. Bir yanında Işıl Özgentürk bir yanında Mehmet Ulusoy. Derken 80’de askeri darbe bir silindir gibi geçti üzerimizden. Onlar da bu faşist darbeden ağır bedeller ödeyerek çıktılar.

Ali Özgentürk’le Moskova’da da beraber olmuşluğumuz var Nâzım Hikmet anma törenlerinden birinde... Ama onun Moskova serüveni benimkinden çok daha önce başladı. Al Yazmalım’ın senaryosunu yazan Ali, filmin başarısını burada da kutlamıştı. O tarihlerden başlayarak “Sevgi emektir” tümcesini içimize yerleştirdiğini nasıl unutabilirim ki. Bir de At filmi. Onu unutmam hiç mümkün mü? O film içimde demlendikçe büyüdü... Başrolünü Genco Erkal’ın oynadığı o film dünyanın birçok yerinde sonradan sayısız ödül kazanacaktı. Demlendikçe içimde büyüyen bir film... Ali’nin son zamanlarda en büyük üzüntüsü o filmin yenilenmemesi olmuştu. O da ben de filmin elden geçirilip yenilenmesi için birçok kuruma başvurduk ama bir türlü başaramadık. Bunu yaptıramamış olmanın acısı da Ali’yi kaybetme acısıyla birleşti.

Şimdi sahnede Karlov Vakfı’nın onursal başkanı Marina Karlova Hanım konuşuyor kocası büyükelçi iken Ankara’da Türkiye’de öldürülmüştü. Ve şimdi o sahnede bu kitapla ilgili konuşuyor... İki ülke arasında kurulan kültür köprüsünden söz ediyor. Onu hayranlıkla, sevgiyle, saygıyla dinliyorum...

Adımı duyuyorum. Kitabın çevirmeni Gertrude Kimeliks ile birlikte sahneye çıkıyoruz. Önce ben bir şeyler anlatıyorum sonra o konuşuyor. Sahneden iniyoruz.

Bizden sonra sahnede Bolşoy Operası’ndan bir soprano ve bir mezzo soprano Turandot ve La Traviata’dan birer arya söylüyor... Piyanist Yevgeni Li’nin Chopin valsi ve Rahmaninov preludüyle mini konser devam ediyor...

Yevgeni Li’yi dinlerken içimdeki öteki fırtına patlak veriyor...

Ülkemde İslam adına yapılan açıklamaların yıkıcı tahribatını düşünmeden edemiyorum...

Çocuk istismarını meşrulaştırmaya mı çalışıyorlar. Bir yanda bu, bir yanda Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine yapılan muamele... Şiddet, acımasızlık...

Zeynep şimdi düşünme bunları desem de kendime söz geçiremiyorum ve Yevgeni Li “Peer Gynt” uvertürüyle mini konserini bitiriyor...

Töreni düzenleyen Karlov Vakfı ve törene emeği geçen herkes alkışlanırken bana da katkıda bulunan herkese teşekkür etmek düşüyor.

Sonra kitabımın Rusça çevirmeni ile birlikte sahnenin ortasında çiçeklerle bezenmiş koca masaya oturuyoruz ve önümüzde uzanan kuyruklara imza yetiştirmeye çalışıyoruz. Hiç kuşkum yok ki Leyla Gencer’in gözleri de üzerimizdeydi, ruhu bizimleydi. İşte Moskova’da bir tören böyle bitti.

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.