Menü

Bizim hikayemiz


16 Aralık 2021 - Zeynep Oral - Müzik, Sinema

Bu yazının başlığı “Bizim hikâyemiz” değil, “Batı Yakası Hikâyesi” (West Side Story) olacaktı. Bu kült filmin yeni versiyonunu gördüğümden beri dilimde o melodiler, ruhumda o danslar, imkânsız aşklar, nefretimde her tür kin, şiddet, öfke...

Gelin görün ki burası Türkiye... Ne haddimize güzelliklerle oyalanmak... Al sana! Güm kafana! Küfür, hakaret! Zam üzerine zam! Geri zekâlı, aptal yerine konma! 

Maliye Bakanı’nın açıklaması: “Sen maaş alıyorsun! Neyini kaybedersin ki! Ama ben, bütün varlığımı kaybederim bu iş düzelmezse!” PES! Buyrun köle düzenine! 

Ama kararlıyım. Baştan başlayayım:

WEST SİDE STORY

İlhamını Shakespeare’in “Romeo ve Jüliet”inden alan, 20. yüzyıla uyarlanan (Jerome Robbins ve Ernest Lehman), 1957 Broadway Müzikali olarak sahnelenen, 1961’de filmi yapılınca (yön: Robert Wise ve Jerome Robbins, söz: Stephen Sondheim) Oscar ödülleriyle taçlandırılan bir efsane. 

Eseri ölümsüz yapan bence de Leonard Bernstein’ın muhteşem müziği ile dans-koreografi ustası Jerome Robbins’in yarattığı eşsiz danslardır. 

1950’lerde, New York’un batı yakasında birbirine düşman iki gençlik grubu Polonya asıllı Jetler ile Porto Rikolu Köpekbalıkları arasında kimlik ve güç mücadelesi sırasında filizlenen bir aşk öyküsü... İki ayrı klandan olan Maria ile Tony’nin aşkı!

YENİSİ DAHA DA GÜÇLÜ 

Günümüz dehalarından Steven Spielberg’ün, 60 yıl sonra bu ilk müzikal denemesini kuşkuyla karşılayanlardandım. Filmi görünce iyi ki yapmış dedim! Öncekinden daha güçlü, ilkine çok saygılı, müthiş olmuş!

Metni, ünlü oyun yazarı Tony Kushner daha sertleştirmiş. İki klan arasındaki öfke, nefret, şiddet, tüm duygular yoğunlaşmış, ete, cana, kana bulanmış. Kavga artık cici çocuklar arasında değil! 

Spielberg ustalığını, teknik dijital gelişimden yararlanarak sürdürmüş. Kentsel dönüşümden çok, savaş artığı bir kent görünümündeki sokaklara siz de dalıp gençlere karışıyorsunuz. Çarpıcı renkler ve büyüleyici görsellik! Janusz Kaminski’ye teşekkürler.

POLİTİK DOĞRULUK

İlkinde Porto Rikoluları da her milletten oyuncular oynuyordu. Artık tipik Amerikalı Natalie Wood nasıl Porto Rikoluysa... Üstelik şarkıları da kendi söylemiyordu!

Bu kez Köpekbalıklarını gerçek Latin oyuncular oynuyor. Günümüzde buna “politik doğruluk” deniyor! Başka türlüsü düşünülemez. Maria’da Rachel Zagler, Anita’da Ariana DeBose, sesleri, oyunculukları muhteşem. Tony (Ansel Elgort) daha belirgin bir karakter ve iki çete liderleri de gerçek insanlar! Diyaloglar ve kullanılan dil de öyle! 

Yeni film, adeta eskisine bir saygı duruş niteliğinde. Jerome Robins’in koreografisine sadık kalınırken çok daha geniş alanlara yayılarak çeşitlemelerle zenginleşmiş, bin kat daha dinamik olmuş!

İlk filmde Anita rolünde Rita Moreno Oscar kazanmıştı. Bugün 90 yaşında olan Rita Moreno, yeni filmde gençlerin sığınağı dükkân sahibi Doc’un yerini alıyor, Doc’un dul karısı rolünde filme noktayı koyuyor!

BİZİM HİKÂYEMİZ Mİ?

Başlığa gelince... Bu yazıyı yazarken gazetemde sorunlar, üzüntüler devam ediyor. Bir sorun nasıl yönetilemez? Onu yaşamaktayız. Bize ilk eğitimden başlayarak “sorun ve çatışma çözme dersleri” bir an önce konmalı. Aksi halde ayakta hiçbir kurum kalmayacak. 

Boğaziçi Üniversitesi’nden hapisteki iki genci şu sütunda anlattım diye kimilerinden yemediğim küfür kalmadı. Normal mi bu?

“Dolar 10 lira olacak” diyeni tutup yargılıyorlar. Gençlerle sokak röportajı yapanları ev hapsine alıyorlar. Önceki gün 1, 2 değil 5 kadın öldürüldü, failler yakında çıkar. Normal mi bunlar?

Normal değil ama bizim hikâyemiz bunlar!

16 Aralık 2021

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.