Antalya’da duygu patlamaları!
13 Ekim 2024 - Zeynep Oral -
Antalya Altın Portakal Film Festivali ülkenin en eski, en köklü film festivali. Ne mutlu bana ki 1973 yılından beri kâh eleştirmen kâh jüri üyesi olarak bu festivali izlerim. Festival bugüne dek çok badireler atlattı. Yönetimler değişti, iktidarın hışmına uğradı, sansürle çatıştı... 12 Eylül faşizm döneminde yara aldı; kimi yerel yönetimlerin manipülasyonlarına uğradı. Ama sonunda hep düze çıkmayı ve Antalya halkıyla bütünleşmeyi bildi.
61. Altın Portakal Festivali’nin öncekilerden bir farkı var: Bugüne dek hep Kültür Bakanlığı tarafından desteklendi. Bu kez Kültür Bakanlığı devre dışı, Antalya Büyükşehir Belediyesi kendi yağıyla kavruluyor.
FİLMLERDEN FAZLASI VAR
Bu yazıyı yazdığım sırada ulusal yarışma, uluslararası yarışma, belgesel film yarışması, kısa film yarışması, henüz hiçbiri sonuçlanmamıştı. (Siz yarın bu yazıyı okuduğunuzda sonuçlar açıklanmış olacak.) Ferzan Özpetek başkanlığındaki jürinin isabetli bir seçim yapacağından hiç kuşkum yok. Ancak hemen belirteyim Altın Portakal Film Festivali sadece film gösteriminden ve yarışmalardan ibaret değil.
Festivalin ilk üç günü film yapmanın farklı alanlarından oluşan “forum” var. Sinema okulları öğrencileri filmleri yarışması var. Yarışma dışı, yerli yabancı filmler, belgeseller özel gösterimleri var. Çok önemli bulduğum, 22 üniversite, 7 dernek, 3 sendika, 9 meslek kuruluşu, belediye ve Çalışma Bakanlığı temsilcilerinin de katıldığı Sinema Çalıştayı var.
Sinema Çalıştayı’nı bunca önemsememin nedeni hızla büyüyen sinema endüstrimizdeki güncel sorunları ele alıp bunlara çözüm üretme yollarını araması, öneri getirmesi. Sonuç raporu gerekli yerlere ulaşacak. Umarım sonuç bildirgesi sadece “lafta kalmaz!”
Ancak festivalin bence en büyük artı değeri, festival direktörü Deniz Yavuz’un deyişiyle “kolektif duygu patlamalarına” izin vermesi, adeta toplumsal bir supap işlevi görmesiydi. Öyle ya ülke travmadan travmaya sürükleniyor. Yoksulluk, bunalım, her gün öldürülen kadınlar, gençlerin umutsuzluğu, nitelikli insan erozyonu vb.
Böyle bir ortamda Antalyalılar ve çevreden gelenler için, filmlerden tanıdığı ünlülere sarılabilmek, sıcağı sıcağına filmler görmek, her filmden sonra sahnede yer alan ekibi dinlemek, sevdiği filmleri çılgınca alkışlamak, bütün bunlar ne büyük nimet!
KADINLAR İÇİN
Festivale son üç gün katılabildim. Uçaktan inmemle kendimi sahnede buldum. Selçuk Metin’in ayakta alkışlanan “Genco” belgeselinden sonra Genco’nun kızı Ayşe, tiyatro sanatçısı Tülay Günay ve yönetmenle birlikte soruları yanıtlıyordum.
Belgesel demişken: Nurgül Bayram’ın “Gençlik Tiyatrosu” belgeseli de dört dörtlük. Bence İKSV, İstanbul Tiyatro Festivali’nde bu filmin özel gösterimini yapmalı.
61. Altın Portakal Festivali’nin öncekilerden bir farkı var: Bugüne dek hep Kültür Bakanlığı tarafından desteklendi. Bu kez Kültür Bakanlığı devre dışı, Antalya Büyükşehir Belediyesi kendi yağıyla kavruluyor.
FİLMLERDEN FAZLASI VAR
Bu yazıyı yazdığım sırada ulusal yarışma, uluslararası yarışma, belgesel film yarışması, kısa film yarışması, henüz hiçbiri sonuçlanmamıştı. (Siz yarın bu yazıyı okuduğunuzda sonuçlar açıklanmış olacak.) Ferzan Özpetek başkanlığındaki jürinin isabetli bir seçim yapacağından hiç kuşkum yok. Ancak hemen belirteyim Altın Portakal Film Festivali sadece film gösteriminden ve yarışmalardan ibaret değil.
Festivalin ilk üç günü film yapmanın farklı alanlarından oluşan “forum” var. Sinema okulları öğrencileri filmleri yarışması var. Yarışma dışı, yerli yabancı filmler, belgeseller özel gösterimleri var. Çok önemli bulduğum, 22 üniversite, 7 dernek, 3 sendika, 9 meslek kuruluşu, belediye ve Çalışma Bakanlığı temsilcilerinin de katıldığı Sinema Çalıştayı var.
Sinema Çalıştayı’nı bunca önemsememin nedeni hızla büyüyen sinema endüstrimizdeki güncel sorunları ele alıp bunlara çözüm üretme yollarını araması, öneri getirmesi. Sonuç raporu gerekli yerlere ulaşacak. Umarım sonuç bildirgesi sadece “lafta kalmaz!”
Ancak festivalin bence en büyük artı değeri, festival direktörü Deniz Yavuz’un deyişiyle “kolektif duygu patlamalarına” izin vermesi, adeta toplumsal bir supap işlevi görmesiydi. Öyle ya ülke travmadan travmaya sürükleniyor. Yoksulluk, bunalım, her gün öldürülen kadınlar, gençlerin umutsuzluğu, nitelikli insan erozyonu vb.
Böyle bir ortamda Antalyalılar ve çevreden gelenler için, filmlerden tanıdığı ünlülere sarılabilmek, sıcağı sıcağına filmler görmek, her filmden sonra sahnede yer alan ekibi dinlemek, sevdiği filmleri çılgınca alkışlamak, bütün bunlar ne büyük nimet!
KADINLAR İÇİN
Festivale son üç gün katılabildim. Uçaktan inmemle kendimi sahnede buldum. Selçuk Metin’in ayakta alkışlanan “Genco” belgeselinden sonra Genco’nun kızı Ayşe, tiyatro sanatçısı Tülay Günay ve yönetmenle birlikte soruları yanıtlıyordum.
Belgesel demişken: Nurgül Bayram’ın “Gençlik Tiyatrosu” belgeseli de dört dörtlük. Bence İKSV, İstanbul Tiyatro Festivali’nde bu filmin özel gösterimini yapmalı.
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler