8 Mart'a Doğru…
05 Mart 2006 - Zeynep Oral -
Birkaç gün sonra 8 Mart – Dünya Kadın Günü…
Şu günlerden başlayarak, bir hafta boyunca bir kez daha hem dünyada hem de ülkemin birçok yerinde bu gün “bahane” edilip kadınlara karşı uygulanan şiddet, baskı, ayırımcılık, sömürü dillere dökülecek , yazılıp çizilecek…
Hiç kuşkum yok, bu günü kimi medyamız yine sulandıracak, magazin starlarına sayfalar ayırıp, ağızlarına mikrofon tutup ortalığa inciler saçacak; kadınlara armağan deyip, milleti daha, çok daha çok tüketime kışkırtacak…
Oysa 8 Martın kökenini gözden kaçırmamak gerek: 8 Mart 1857’de New York’da 40 bin dokuma işçisi kadının direnişe geçmesi… 1886’da yine işçi kadınların eşit işe eşit ücret, sendikal haklar taleplerinin kanlı bastırılışı… 1910 ‘da 2. Sosyalist Enternasyonal’e bağlı Sosyalist Kadınlar Konferansı'nda Clara Zetkin'in önerisiyle 8 Martın “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kabul edilmesi… Yani bu tarihin özünde kadınların emeğin karşılığını alma, ayırımcılığa direnme ve eşitlik mücadelesi var.
Hemen belirteyim ki Türkiye’de sonsuz saygı duyduğum birçok kadın örgütü yalnız sekiz marttan sekiz marta değil, yılın her günü çalışıyor, hem de çok çalışıyor. Birbirleriyle sürekli iletişim ve dayanışma içinde amansız bir mücadele ve uğraş veriyorlar. Kadına yönelik şiddet ve baskıdan, siyasette kadın oranını arttırmaya, kadın emeğini değerlendirmekten, ekonomik açıdan güçlenmelerinden insan haklarının korunmasına, çok geniş bir yelpazeye yayılan faaliyet içindeler.
Doğrusu bu işlerin sıkı bir takipçisi olarak , 30 yıl önce hayal bile edilemeyen bir demokratik işbirliğine ve güçlü bir baskı grubu oluşumuna tanıklık ediyorum.
Son yıllarda önemli birçok kazanımı kadın kuruluşlarına borçluyuz. Örneğin Medeni Yasa’nın değişmesi, örneğin Türk Ceza Kanunu’nun değişmesi…
Şimdilerde 700 kadar kadın örgütü yine güç birliği içinde kadın istihdamı üzerine çalışıyor. OECD ülkeleri içinde Türkiye ‘de kadın istihdamının en düşük seviyede olmasının nedenlerini saptıyor, bunu arttırmak için taleplerini bildiriyorlar.
Tüm bu saptamaları ve talepleri bu köşeye sığdırmamın olanağı yok. Ancak istihdamın bunca düşük olmasının temelinde hükümetlerin ekonomi politikalarının yetersizliği , toplumsal cinsiyet perspektifinden yoksunluğu yatıyor.
Bugün ülkemizde politik yaşamda, ekonomik yaşamda, toplumsal yaşamda, cinsiyete dayalı ayırımcılık var gücüyle devam etmektedir. Aile içi ilişkilerde de, iş yaşamında da bu böyle…
Tamam, bu durumun değişmesi için topyekün bir zihniyet değişikliği gerek. Ancak bu zihniyet değişikliği kendi kendine oluşmaz, gökten zembille inmez, salt eğitimle de gerçekleşmez.
Kimi önlemler almak, zihniyet değişikliğini oluşturacak politikalar saptamak , bu politikalara uygun mekanizmalar kurmak şart… Yapılacak çok şey var ama belki de en önemlisi , toplumsal eşitlik sağlanıncaya kadar , kadınların karar alma mekanizmalarında yer alabilmeleri için , siyasi partilerde yüzde 30 kota uygulaması…
Kota uygulamasının namus cinayetlerinden tutun da , Meclise gelen her tasarıyı toplumsal cinsiyet eşitliği açısından irdeleyecek olan Kadın Erkek Eşitliği Daimi Komisyonunun kurulmasına; kadınlara yeni istihdam alanları yaratmaktan , çalışma koşullarının düzelmesine; eşit işe eşit ücrete dek yaşamın her alanını kapsayan her konuda kadınlar için çok şey değiştirebileceğine inanıyorum…
Bugüne dek gördük ki kadınların yaşamını dönüştürebilecek kararları, bu erkek egemen Meclisler alamıyor.
Hele hele bu feodal ilişkiler sürdükçe, sürmesi istendikçe, sürmesinden çıkar sağlayanlar oldukça, inanın bu ayırımcı, çağdışı, kadınları yokluğa, yoksulluğa, şiddete ve baskıya mahkum eden zihniyet hiç ama hiç değişmez!
Birkaç gün önce, meslek yaşamı boyunca kadınlar için çalışmış arkadaşım Duygu Asena’yı ziyaret ettim. Hastalığıyla kahramanca mücadeleyi sürdürüyor. En az onun kadar kahraman kardeşi İnci Asena’nın olağanüstü ve müthiş desteğiyle … Önümüzdeki 8 Mart’ta Nebil Özgentürk’ün “Bir Yudum İnsan” programını Duygu Asena’ya ayırdığını , buradan okurlara bildiriyorum.
5 Mart 2006- Cumhuriyet
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler