342 Çocuğun Gözleri...
19 Kasım 2009 - Zeynep Oral -
İki gün önce Hikmet Çetinkaya’nın “Unutturdular” başlıklı yazısını okurken; bize neler neler unutturduklarının muhasebesini ben de çıkarıyor, “Bellek”- “Hafıza”, “Unutma-Anımsama” kavramları arasında gidip geliyordum.
Şu sıralar bize unutturulan en elle tutulur, somut gerçek işsizlik olsa da ben hâlâ gözlere takılıp kalmışım!
Liceli Ceylan’ın, 12 yaşındaki Ceylan Önkol’un gözlerine takılıyım. Hani koyunları otlatıyordu… Sonra bir anda bedeni paramparça oldu. Bedenin her bir parçası saçıldığı yerde kaldı. Taşta, toprakta, ağaç dalların... Hani savcı ve jandarma gelmeyince, Ceylan’ın anası da köylülerle birlikte yavrusunun parçalarını eteğine topladı, karakola götürdü. Unutmadınız ya! Ceylan’ın gözleri hâlâ bize, size bakıyor!
Sonra, sonra, Uğur Kaymaz’ın gözlerine takılıyım... Hani Mardin Kızıltepeliydi. O da 12 yaşındaydı. O çoban da değildi. Okula gidiyordu. Dicle İlköğretim Okulu, 5/C sınıfındandı… Hani yaşı kadar kurşun saplanmıştı bedenine... Hani onu evinin kapısının önünde vuran güvenlik güçleri beraat edivermişti... Unutmadınız ya! Uğur’un gözleri hâlâ size, bize bakıyor!
Unutmak - anımsamak
İnternette “Forum-Bilgi Okyanusu”nda dolaşıyorum:
Unutmak, öğrenmenin tersi olan bir bellek işlevidir. Yani, öğrenilenlerin zihinde yeniden canlandırılamamasıdır...
Unutmayla ilgili çeşitli kuramlar var: Şöyle ki:
“Fizyolojik temellere dayanan kuramlara göre, unutma öğrenilenlerin ya da anıların beyindeki izlerinin zamanla aşınıp silinmesi sonucu olur.
Koşullanma yoluyla öğrenme kuramına göre; pekiştirilmeyen, ödüllendirilmeyen tekrarlar; uyaranlarla tepkiler arasındaki bağı zayıflatır, unutma ya da diğer bir deyişle, sönme olur.
Birçok öğrenilen şey ve anılar bellekte saklı olmalarına karşın, unutulmuş gibi görünebilir. Freud ve diğer psikanalistler bunu baskı kavramıyla açıklarlar. Onlara göre kişiye acı veren anılar bilinçten uzaklaştırılarak bilinç dışına atılır.”
Bu temel bilgiler ışığında, Ceylan’ın ve Uğur’un bakışlarını unuttunuz mu yoksa anımsıyor musunuz, diye sorabilirsiniz kendinize...
Ölü çocuklar açılımın neresinde?
Ceylan ve Uğur gibi daha böyle nice çocuk var. Dicle Haber Ajansı, Çocuklar İçin Adalet Çağrıcıları, çeşitli kentlerdeki İnsan Hakları Dernekleri, tek tek bireylerle yapılan görüşmeler ve yazışmalar sonucunda listeler oluşturuldu. Öldürülen çocuklar listesi. Bunlardan titiz bir taramayla tekrarlanan isimler, 18 yaş üzerindekiler çıkarıldı ve 342 sayısı saptandı. Son yirmi yıldır Devlet’in kolluk güçleri tarafından öldürülen 342 çocuk (Hiç kuşkunuz olmasın, sayı çok daha fazla, ancak kimi aileler korkudan konuşmuyor, davacı bile olmuyor).
Tamam, “açılımı” konuşalım tartışalım, ama bu öldürülen çocukların açılımın neresinde olduklarını sormaktan geri kalmayalım.
Cumartesi 21 Kasım’da “342 Çocuğun Gözleri” adlı farklı kesimlerden insanların düzenlediği bir eylem var. Sabah 11’de Tünel’de buluşup, sessiz, sözsüz, slogansız, pankartsız bir yürüyüş. Sanatçıların ağıtları eşliğinde öldürülen çocukların adını taşıyan önlükler giyerek; barış ve adalet gerçekleşene kadar takılacak kırmızı bilekliklerle bir yürüyüş...
Her beyaz önlük, her kırmızı bileklik vicdanlara bakan birer göz olacak... Yürüyüş Taksim’de saat 12.30’da yapılacak basın açıklamasıyla sona erecek. Önlükler, (üzerlerinde sadece çocukların adları, yaşları, öldürüldükleri yer ve tarih ve kırmızıyla yazılı “Öldürüldü” sözcüğü) daha sonra Garaj İstanbul’da sergilenecek.
Bu çağrı herkese. Belleği olanlara. Adalet isteyenlere.
Cumhuriyet- 19 Kasım 2009
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler