Menü

100 Yıl önce… Yüz yıl Sonra…


24 Nisan 2015 - Zeynep Oral -

            Gece yarılarını çoktan geçmişti… Bilmediğim bir coğrafyanın, bilmediğim bir kasabasında  rüzgarın uğultusu , tepemdeki damın sazlarından  içeri süzülmüştü. Güney Çin denizinden esen deli bir rüzgara karşın o sesi tanıdım. O ses  Tilbe Saran’ın sesiydi.
            Tilbe’nin sesi sanki 100 yıl öncesinden geliyordu:


            “100 yıl önce savaş vardı, bütün Avrupa, Kafkasya ve Ortadoğu,nüfuz ve paylaşım mücadelesinin acılarını çekti,siyasi liderlerin başlattığı savaşlarda her ırktan ve inançtan insanlar hayatlarını kaybettiler. Savaştan sonra yeni sınırlar içinde yaşamaya başlayan toplumlar yaralarını sarmaya çalıştılar. İkibin yıldır Anadolu'da yaşayan, bu topraklarda soysa, kültürel, iktisadi değerler yaratan bir halk, ve onunla birlikte kadim Batı Ermeni kültürü bu süreçte dağıtıldı, yok edildi. Sağ kalanlar için geri dönme  ,ülkelerinde  yaşama kapıları açılmamak üzere kapatıldı. Ermenilerle birlikte İstanbul'da, Trabzon'da, Harput'ta, Diyarbakır'da ve Van'da, bu toprakların bizi besleyen en güçlü kültür katmanlarından birisi yok oldu.”


            Belki de iki gündür  dinlediğim o plak:  “Hakikat ve Umut” adlı plağın etkisi. (Kalan Müzik)  Utun baş rolde olduğu, acının,  gözyaşının  müzik ziyafetine dönüştüğü Ara Dinkjian’ın Türkiye’den usta sanatçılarla gerçekleştirdiği, babası Onnik Dinkjian’ın sesiyle katıldığı , birkaç kuşaktan süzülüp gelen o ezgiler….


            Acılar bir bütün

Tilbe’nn sesini taa buralardan duymama olanak yok.  Biliyorum. O şu sıralarda İstanbul Kongre Merkezinde Anadolu Kültür ve Kalan Müzik’in düzenlediği konserde …


“Öldürülmeselerdi, memleketimizin farklı köşelerinde daha fazla yazar, şair, mimar, sanatçı yetişecekti. Bu topraklardaki hayat sadece Ermeniler için  değil, Ermeni olmayanlar için de daha renkli, daha huzurlu, daha yaşanılır olacaktı.” Diyor Tilbe’nin sesi…
“ Ve geçmişle gerçekten hesaplaşılsaydı, 6-7Eylül olmayacaktı, Dersim'de,  Kahramanmaraş'ta,  Sivas'ta katliamlar yaşanmayacaktı.”


Sivas için acı çeken Dersim için nasıl çekmez ki… Kahramanmaraş katliamı için  kahrolan, 6-7 Eylül için 1915 için nasıl kahrolmaz ki!  Mağdurun anısını kendi anın kılmadıkça nasıl yaşayabilirsin ki!
Tilbe’nin sesi diyor ki: “ Ermenilerin malını gasp etmenin helal olduğuna inanılmasaydı, hak ve hukuk normlarının sadece çoğunluk için değil herkes için geçerli olması gerektiğini çok daha öncesinden  anlayacaktık. “


Nefretler de


Ben 100 yıl öncesinden söz ediyor o ses sanıyordum. Hayır bugünümüzü anlatıyor  bize. Bugün içinde olduğumuz durumu…
“İnsanların farklılıklarıyla birlikte eşit yaşadığı, hukukun hükmettiği, özgürlüklerin sürekli tehdit altında bırakılmadığı bir memleket isteyen aydınlar, yazarlar, sanatçılar olarak, 1915’te işlenen suçların sonuçlarını ve bu ülkede Ermenileri kaybetmiş olmanın boşluğunu her gün daha fazla hissediyoruz. Bu duygu ve yapılanlardan duyduğumuz utanç, onlar için ve ülkemiz için adaleti aramak yolunda bizi daha fazla sorumlu kılıyor, bize daha fazla güç veriyor.  Bizi kendi gerçeğimizle yüzleştiren, bize kendi hikayemizi anlatan Ermeni aydınların anıları önünde saygıyla eğiliyoruz.”
            Acılar gibi nefretler de bir bütün. Her nefreti sorgulamadıkça yaşamanın olanağı yok….Bugün ya da yüz yıl sonra…
            (O konserde İstanbul’da değildim. Vardığım yerde internetten duydum Tilbe Saran’ın sesini… Belki de bir düştü…)


            Cumhuriyet- 24 Nisan 2015

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.