Menü

"Zaman İçinde Müzik"


20 Mart 2009 - Zeynep Oral -

Önüm arkam sağım solum,  baştan aşağı görüntü kirliliği… Rengarenk sakil bez parçaları tüm sokakları esir almış… Kimi çoktan kopmuş, kimi ha koptu ha kopacak iplere sıralanmış , şimdiden yırtılmış  o “sarkaçlar” , trafik için de bir tehlike ama aldıran yok… Hangi renk, hangi bez parçası daha çok görünürse sanki seçimi o alacak gibi bir yarış... Deli mi bunlar?

Durun… Bu konuyu kestim. Bugün kararlıyım yalnız güzel şeylerden söz edeceğim…

Yaşasın bilim!

Prof.Nur Kır virtüöz elleriyle gözümün yırtık retinasını  dikip yamadıktan sonra yaşasın ilim, yaşasın bilim diye haykırır durumda buldum kendimi!

Nasıl haykırmayayım ki, 70’li yıllardan önce körlüğe terk edilen bir durum söz konusu! Tıbbi adıyla vitrektomi- ansiklopedilere  göre ,“en mikro ve en zor cerrahi yöntem”… Özetle,   bir milimetreden daha ince çaplı kesici ve emici bir aletin gözün içerisine sokularak, göz arkasındaki jelin çıkartıldığı yerine gaz enjekte edilen bir ameliyat şekli. Ayrıntıları geçiyorum! 

Tam o günlere rast gelmez mi,  Unakıtan ailesinin “Rabbime  danıştım, Cleveland’ı işaret etti” meselesi…  Doğrusu ben farklı bir yöntem uyguladım. Doktorum Sinan Göker’e danıştım , o da  Prof Nur Kır’a işaret etti…

Şimdi durumum: “Görüyorum, görüyorum!” durumları. (Madem güzel şeyler yazısı bu, belirtmeden geçemezdim!)

Derken küt! TUBİTAK rezaleti! Bana öyle geliyor ki  o rezilliği sanki sırf Başbakan Kasımpaşa ağzıyla , meydanlara çıkıp  “isteyen maymundan gelsin, ben maymundan gelmedim “ gibi bir şeyler diyebilsin diye yaşadık!

Beni şaşırtan bu değildi. Beni asıl şaşırtan, kimi “liberal” ve  kendine “aydın” diyenlerin, efendim  Darwin’inki de ,  Adnan  Hoca’nınki de teori… Tartışılır elbet diye  müthiş eşitlikçi, demokrat , dengeci, adil, hak tanır,  hoşgörülü, uzlaşıcı, cici bici halleriydi… 

Canım belki de dünya öküzün boynuzlarına geri dönmüştür. Hadi azıcık onu da tartışıverin!   

Zaman İçinde Müzik   

Gözlerimi dinlendirme sürecinde bol bol müzik dinler oldum.  Ve her seferinde Evin İlyasoğlu’na  canı gönülden teşekkür ettim.

İyi ki varsın Evin İlyasoğlu , iyi ki  “Zaman İçinde Müzik” adlı eserini yazdın . İyi eserini baştan aşağı yenileyip , geliştirdin, zenginleştirdin.  İyi  ki Remzi Yayınevi  senin bu eserinin 8. baskısını bunca özenli , bunca dikkatli bastı. İyi ki başta Naxos olmak üzere , dünyaca ünlü markaların kayıtlarından oluşan eşsiz bir müzik arşivi   eklendi.

Yalnız okunacak değil, aynı zamanda dinlenecek bir eser bu. Evin İlyasoğlu  Antik çağdan, 21. Yüzyıla uzanan  süreçte müziğin serüvenini   anlatırken bize aynı zamanda insanlık tarihini, uygarlık tarihini  anlatıyor. 

İnsanlık ve uygarlık tarihi demem boşuna değil.   Her bölüme müthiş  bir şema eşlik ediyor.  Şu tarihte, müzik alanında şunlar şunlar olurken,  toplumsal olgular nelerdi,  edebiyat, resim, heykel, mimarlık ve felsefe alanında  neler oluyordu, doğuda batıda, tüm dünyada… Müthiş bir çizelge…

Anlattığı her dönem, her olay, her olguda  örnekler veriyor.    (Kitapta minik bir işaret, ve haydi bakalım alın CD’yi elinize, biraz önce okuduğunuzu, şimdi de dinleyin.) Tam on adet CD, neredeyse 13 saatlik müzik,  150’yi aşkın eser…

Müzik tutkusu, akıllıca seçimleri, birikimi ve bilgisi , verdiği ipuçları, bütüncül ve eleştirel bakış açısı ve kullandığı dil, Evin İlyasoğlu’nun  eserini hem okurlar hem dileyiciler için eşsiz kılıyor.

Nice yıllara Atilla Dorsay

Tutkusunu işine, işini tutkuya dönüştüren insanlar çok şanslı!  Evin İlyasoğlu bunlardan biriyse, bir diğeri de Atilla Dorsay.  

Sinema  eleştirisinin ülkemizde bir kuruma dönüşmesin, sağlayanların başında hiç kuşkusuz o geliyor.

Sinema kültürümüzün, sinema tutkumuzun bir yerinde mutlak onun yazılarının , onun kitaplarının katkısı vardır.

Sürekli üreten,  çalışmaktan yılmayan, yorulmayan, sinemayı, öteki sanatların , toplumsal olayların  bütünlüğü içinde ele alan  Atilla Dorsay  iki gün önce 70. yaşını kutladı. Sevgili Arkadaşıma, nice nice yıllara, yazılar, kitaplara diyorum.

P.S. Birbirinden güzel mektup, mesaj ve geçmiş olsun dileklerleriyle  , karanlık günlerimi aydınlatan tüm okurlara sonsuz teşekkürlerimi sunarım. En büyük teşekkürüm ise doktorlarım Nur Kır, Sinan Göker, Berrin Toksü  ve  İstanbul Cerrahi Hastanesi çalışanlarına.

Cumhuriyet- 20 Mart 2009

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.