"Türkiye İmajı" ve Sanat
08 Kasım 2003 - Zeynep Oral -
Avrupa Birliği İlerleme Raporu ve Genişleme Strateji Belgesi'nin onaylanmasından önceki günlerdeydi… Birbirinden çok farklı iki toplantıya katılmak üzere yurt dışındaydım. Biri politika ve kadın ağırlıklı, öteki politika ve tiyatro ağırlıklıydı. (Politikanın girmediği toplantı mı olurmuş!) Her iki toplantıda da kültürel ve sanatsal etkinliklerin, Türkiye'nin dışarıdan nasıl göründüğünü, "Türkiye'nin imajı" dediğimiz oluşumu nasıl sarsıcı bir biçimde ve derinlemesine etkilediğine bir kez daha tanık olacaktım.
Yunanistan'dan
Bu toplantıların ilki, Yunanistan'daydı. "WINPEACE"- "Türkiye Yunanistan Kadın Barış Girişimi", yıllık olağan toplantısı için bir araya gelmiş ,Türkiye ve Yunanistan'dan, farklı mesleklerden, farklı Sivil Toplum Kuruluşlarından 30 kadındık. Tam da Yunanistan'ın ordusunu küçültme, savunma bütçesinde indirim yapma kararının hem Yunan hem Türk yayın organlarında manşetlerden duyurulduğu günlerdeydi…
Toplantıdaki Yunanlılar, yıllardır Türkiye'nin Avrupa Birliğine girmesini savunan, bu amaçla dünya basınına sık sık yazı yazan, Avrupa Parlamentosunda bizim için lobicilik üstlenen ve kendi hükümetlerini etkilemeye çalışan kadınlardı. (Aralarında feminist ve barış eylemcisi aynı zamanda Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu'nun annesi Margarita Papandreu'nun da bulunduğunu belirteyim.)
Daha 1996'da , Kardak krizinden hemen sonra "Barış Kültürünü" yerleştirmek için WİNPEACE -Kadın Barış Girişimi'ni kurduğumuzda hedeflerimizden biriydi silah ve savunma harcamalarında indirim ; buradan sağlanacak miktarların kadınların güçlenmesine ve toplumsal sorunlara ayrılması …Ve "WINPEACE"li kadınlar Yunanistan'ın aldığı bu kararda, minicik de olsa bir rolleri olduğu için sevinçliydiler.
Mikonos, Patmos, Rodos ve Kuşadası arasında dolanan bir gemide, deniz üzerinde ama denizden çok uzak kapalı bir salonda, uygulamakta olduğumuz projeleri (bunlar ayrı bir yazı konusu) gözden geçirirken, çalışmaya her ara verdiğimizde sık sık duyduğum tümceler arasında şunlar vardı:
"Türk kadın yazarların öyküleri, Yunanca'ya çevrilip basıldığından beri, kitabı hediye ettiğim herkes sarsılıyor, Türkiye'ye daha olumlu bakıyor"… "Türk Edebiyatını yakından izleyenler, Türkiye'ye düşman olunamayacağını kavrıyor."… "Yıllar önce bizleri Ankara Devlet Opera ve Balesinin 'Uyuyan Güzel'ini görmeye götürmüştün. Şimdi itiraf ediyorum: O günden beri bendeki Türkiye imajı değişti."… Ve bir başkası:
"Bu yıl İstanbul Bienali müthişmiş. Bütün Yunanlar sergileri görmeye size akın etti…"
Romanya'dan:
Romanya'da , Bükreş'te Uluslararası Tiyatro Eleştirmenler Birliği'nin (AICT), Genel Kongresi var. Uluslararası Birliğin Onursal Başkan Yardımcısı olduğumdan, konuğum. Ancak uluslararası federasyona bağlı her ülkenin de iki delege göndermesi gerekiyor. Türkiye, uzun yıllar bu federasyona üye olmakla kalmadı , yönetiminde de etkin rol aldı. (90'ların ortalarına dek Yönetim Kurulu'nda Başkan yardımcısı olarak çalıştım.)
Bükreş'te, Türkiye Tiyatro Eleştirmenleri Derneği'nden iki delege, kendi alanlarında uzman, iki pırıl pırıl genç Selda Öndül ve Emre Erdem. Ama öğreniyorum ki, vazgeçtim Kültür Bakanıyla (özür dilerim Turizm ve Kültür Bakanıyla) ilişki kurabilmek, katılım için uçak bileti bile alamamışlar. Biri 17 saatlik otobüs yolculuğuyla, öteki cepten karşıladığı uçak biletiyle Bükreş'e varabilmiş!
Seksen ülkenin temsilcisi orada. Millet, kendi ülkesinin tiyatrosunu tanıtabilmek, yönetim kuruluna girebilmek için yarışta. Seçimler yapılacak… "Türkiye aday olacak mı?" diye soran sorana…
Ne adaylığı, Türkiye daha iki delege yollamaktan, İstanbul- Bükreş THY'den iki uçak bileti sağlamaktan aciz ! Türkiye , uluslararası platformlarda ilerlemeyi, söz sahibi olmayı umursamıyor! Demedim elbet bunları. Lafı eveleyip geveleyip durdum…
Rastlantı bu ya: Aynı günlerde Frankfurt Kitap Fuarına Kültür Bakanlığı'nı temsil için, hiç dil bilmeyen iki görevlinin yollandığını öğrendiğimde, doğrusu kiminle ne konuşup , nasıl ilişki kurduklarını, Türk yazarlar için uluslararası o platformda ne gibi yollar açtıklarını merak etmedim değil!
Ama zaten benden başka bilmeyen yok galiba: Türkiye'nin derdi iç politika, kendimiz söyler, kendimiz dinleriz!
Bükreş'te bana en çok sorulan sorulardan biri "İstanbul Bienali ne zaman bitiyor"du. İngiliz'i, Fransız'ı Alman'ı ve tüm Balkan ülkelerindekiler görmüştü. Görenler görmeyenlere anlattıkça, göremeyenler yolculuk programı yapıp duruyordu…
Japon, Kore, Çin ve Hong Konglu tiyatro eleştirmenleri ise gelip gidip bana Şahika Tekand'dan izledikleri "Nereye Oidipus" oyununu ballandıra ballandıra anlatıyor, başka oyunlar da beklediklerini söylüyorlardı.
Bu ülkeyi yönetenler farkında değil ama dünya birbirini sanatıyla tanıyor. Uluslararası platformda kültürel ve sanatsal etkinliklerle kendimize yer açmadıkça, istediğiniz yasayı çıkarın "imajınızı" olumluya dönüştüremezsiniz!
8 Kasım 2003-Cumhuriyet
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler