" Saatler Dardır, Sığdırılamaz..."
07 Aralık 2002 - Zeynep Oral -
Ardından ne söylesek, ne yazsak, hep eksik, hep yetersiz kalacak... Tıpkı, düşünce, kültür ve sanat yaşamımızın bundan böyle onsuz eksik kalacağı gibi...
Gerilere gidiyorum:
Gözlerinde o “yaramaz çocuk” parıltısı, sesinde kahkahayı dengelemeye çalışan zoraki sertlik, “Siz beni yaşlı görmekten utanmıyor musunuz?” diye çıkışıyor bana.
Melih Bey, tam tersine, sizi hep ama hep genç gördüğümden soruyorum bu soruları ; kaç yaşında olursanız olun, benim için hep gençsiniz, diye bir şeyler geveliyorum... Melih Cevdet Anday’ın 75. yaşgününde, Sanat Dergisi’nde onu “kapak” yapacaktık. Server Tanılli onu aydınlanma yazarı olarak irdeliyor, Mustafa Öneş şiirini, Enis Batur denemeciliğini, ben de oyun yazarlığını ele alıyorduk. Ve o, “beni yaşlı görmekten utanmıyor musunuz” diye takılıyordu.
Yıllar içinde onunla yaptığım sayısız konuşmada hep söylemişti : “Ben kendimi hiç yaşlı hissetmedim, hiç yaşlı hissetmiyorum.” “Şiir, yaşlanmayan tek şeydir. Bütün ölmüş büyük ozanları düşünüyorum da, bugün yazıyorlarmış gibi geliyor bana. Bu , şiirin ölümsüzlüğünü değil, şiir emeğinin ölümsüzlüğünü gösterir. Emek, insanoğlunun kimliğidir. Hiçbir zaman yaşlanmaz.”
Defterimde altını çiziyorum. “Emek, insanoğlunun kimliğidir.”
“Ama diyeceksiniz ki yaşlar ilerliyor, yıllar geçiyor... Güneşin ve ayın eskidiği anlamına gelmez bu. Yaşlanmak bir aldanmadır, başka bir şey değil. Düşünen ve seven insan yaşlanmaz. Yaşın olmadığına gerçekten inanıyorum.” Ve defterimde , önceki bir konuşmadan yine altı çizilmiş birkaç tümce:
“ Ölümü merak ediyorum. Hiç korkmuyorum ondan... Biraz daha aşık olmak, biraz daha şiir yazmak için, biraz daha yaşamak istiyorum.”
Düşünür, şair, oyun yazarı, roman yazarı, denemeci ... Tümünü felsefeyle, düşünce ve duygu derinliğiyle yoğuran...Soran, tartışan ve bizleri sormaya, tartışmaya yönelten... Aydın, aydınlıkçı, aydınlatan...
Özgürlüğe tutkun, özgür düşünceye tutkun... Değişime, değişimin gerekliliğine inanan... “Değişmeyen ve tek olan, gerçekliktir “ diyen... Herkesin eşit olarak payını aldığı bir dünya özleyen...
Sonsuz kültür birikimiyle, tarih bilinciyle, çağdaş kültürümüzü yaratan... Şu yukarıdaki birkaç satırbaşını, yaşama, yaşama biçimine, bütünlüğe, çalışmaya, emeğe, sevgiye ve saygıya dönüştürmüş bir ömür...
O hiç yaşlanmadı. Düşünen, seven, üreten insan yaşlanmaz. Emek yaşlanmaz.
Çok tekrarlandı ama, vurgulamamak olanaksız: “ Bir sis çanı gibi gecenin içinde / Ta gün ışıyıncaya kadar / Vakur, metin sade / “ oturup yazdı. Sesler verdi. Uyuyamadı. “Düzelmeden memleketin hali / Düzelmeden dünyanın hali / Gözüne uyku giremez ki...”
“Çünkü saatler dardır, sığdırılmaz, / Güneşte her şey çözülür gider bir yana.”
Çünkü , daha yolun en başında söylemişti : “Ey haksızlığın ve yalanların amansız düşmanı aklım / Ve ey kalbimdeki sonsuz aşk / İkinize güveniyorum.”
Güvendikleriyle çıktığı yolu, güvendikleriyle sürdürdü: “ İşte gene yollara düştüm / Hem yalnızım hem değilim.”
Geriye her okumada yeniden yeniden keşfettiğimiz, yeniden yeniden ondan bir şeyler öğrendiğimiz, yeniden yeniden farklı tatlar aldığımız eseri kaldı. Bağnazlığa, sığlığa, niteliksizliğe, kalıplara ,sınırlara meydan okuyan, isyan eden eseri...
Geriye bir de onun yokluğunun eksikliği, çağımızın, zamanın hüznü, ağacın, dalın, toprağın, kırlangıçların, güvercinlerin hele hele martıların hüznü kaldı.
“Kim bilebilir açık denizdeki / Zamana rastlayan martının / Kanatlarından huylanarak / denize indiğini.”
İyi ki varsınız Melih Cevdet Anday.
7 Aralık 2002
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler