"Pis Sarhoş" ve savrula tekme

Yöneticiler, yetkililer, mülki amirler, bu ülkede hiçbir zaman sanatçıları çok sevmedi. Vazgeçtim “sevmeyi” ; benimsemedi, kollamadı, savunmadı, desteklemedi , arka çıkmadı. Devletin sanatçıyla arası oldum olası yoktu. İlgisi ise daha çok yasaklama, sansür, engelleme, önleme, cezalandırma vb. gibi eylem ve etkinliklerle sınırlıydı…

Yok durun bir dakika, haksızlık etmeyeyim… Bir tür “sanatçı” hep revaçta oldu. En çok benimsenen, desteklenen, alkışlanan, pohpohlanan, ödüllendirilen ve en çok sevilen, gazino sanatçılarıydı. Son on, on beş yılda gazino sanatçılarına bir de televizyon yıldızları eklendi sevilme, benimsenme yarışında… Hayır, kıskançlıkla ya da öfkeyle söylemiyorum bunu. Ne yapalım, seçim meselesi… Askeri darbeler de dahil olmak üzere , bu durum hiç değişmedi.

(Bir çağrışım: Hiç unutmam, Turgut Özal Cumhurbaşkanıyken, Cumhuriyet Bayramı balosunda, Leyla Gencer'i ona tanıştırmak istemişler; “burada çok sanatçı var, öbürlerine ayıp olur” diye ret etmiş ve sevdiği gazino sanatçılarıyla sohbetini sürdürmüştü. E, haklı adam, tanışıp da ne konuşsun Leyla Gencer'le)

Farkındaysanız, sözü uzatıyorum ve sadede gelmek istemiyorum… İstemiyorum çünkü utanıyorum, utanç duyuyorum!

Olayı, televizyonlarda izlediniz, gazetelerde okudunuz… Trabzon'da , Uluslararası bir tiyatro Festivalinin açılışındaki olay… Devlet Tiyatroları Genel Müdür Yardımcısı , ayrıca TOBAV başkanı, ayrıca ülkemizin değerli bir tiyatro sanatçısı Tamer Levent (Bütün bu sıfatları olmayabilirdi de…) Trabzon Valisi Aslan Yıldırım'a, Atatürk büstüne çelengi birlikte koyma önerisiyle, Vali Bey parlıyor, önce protokol dersi, sonra öfkeyle bağırıp çağırma, sonra biliyorsunuz işte, “pis sarhoş,” ve daha nice hakaret ve Tamer Levent uzaklaşırken arkasından savurduğu tekme…

Bu ne öfke! Atatürk'ün anıtına çelenk koymak bunca zor bir iş mi? Çelenk Tamer Levent'in şahsi malı değil, Kültür Bakanlığı'nın çelengi!

Tamer Levent alkol muayenesine gidiyor, mecbur olmadığı halde , sonradan mesele olmasın diye … Ben buna da şaşırdım. Ne diye gidiyor? Bu ülkede içki içmek suç mu? Muayenede 1.02 (bir nokta sıfır iki – yüz yirmi, yüz iki değil, bir nokta sıfır iki) alkol çıkıyor. Greypfrut suyu içsen, onda da o kadar olurmuş!

Bu küfür ve tekme faslı Festivalin açılış sabahı oluyor… Tüm yabancı delegelerin önünde… Bir akşam önce dünyanın 11 ülkesinden sanatçılar gelmeye başlamış. Bulgaristan, Rusya, Beyaz Rusya, Gürcistan, Ermenistan , Azarbeycan , Beyaz Rusya, Ukrayna, Moldavya, Romanya festivale katılıyor… Elbet içecekler. Her akşam her oyundan sonra ister içerler, ister içmezler! ( Oyundan önce olmaz, ona ben de bozulurum, çünkü sahneyi, oyunu, tiyatroyu etkiler… Ama Vali beyin böyle bir tasası olduğunu sanmıyorum!).

Beş yıldır öyle önemli bir misyon üstlendi ki bu Karadeniz Tiyatro Festivali! Düşünsenize, iki yıldır üst üste Ermenistan ve Azerbaycan'ı bir araya getiriyor, aynı sahnede buluşturuyor! Ben vali Beyin yerinde olsam bunun tadını, keyfini çıkarmak bir yana, bu festivale , bu misyona sahip çıkarım, sesimi dünyaya duyurmak için bu çağdaş buluşmadan yararlanırım! Kafayı, protokole ya da içkiye takacağıma, bu yaratıcı platformu, dostluk platformunu Türkiye'nin lobi faaliyetleri için kullanırım. (Anımsıyorum eski Vali Adil Yazar, tüm ekipleri kendi karşılar , kortejde yürür, festivali sahiplenirdi!)

Trabzon'daki olay utan vericiydi. Tamer Levent'e geçmiş olsun derken , iki gün önce Vatan Gazetesinde aynı konuda yazan Zülfü Livaeli'nin sözleriyle bitiriyorum:

“Bakalım bu gericilik dalgası cüretini daha ne kadar arttıracak? Kendi kafalarındaki yaşam biçimini nereye kadar dayatacaklar?(…)

Durdurulmazsa bu gidişin sonu belli: ‘Ahlaksız kadına bak, başını açmış' çılgınlığına kadar ilerleyecektir “

09 Mayıs 2004