"NEY : Binyılların dansı…"
19 Ağustos 2003 - Zeynep Oral -
Sahici bir "Show"
Dünya Felsefe Kongresi'nde dünyanın dört bir yanından gelmiş bilim insanlarına gösterilen 'Magic You' prodüksiyonu, "Ney, Binyılların Dansı" bundan böyle uzun süre Aspendos'ta ve başka yerlerde sunulacağı için , kimi özelliklerini vurgulamak istiyorum.
Her şeyden önce "Ney" sahici bir "show"du. Olduğundan başka türlü görünmeye çalışmayan, "…mış gibi" yapmayan, show dünyasının olmazsa olmaz gereklerini ve özelliklerini yerini getiren bir gösteriydi. Görkemi ve şaşasıyla, yaldızlı parıltıları ve uçarılığıyla, yarattığı coşkuyla, çok renkliliği, çok sesliliğiyle, danslarıyla ,müziğiyle , ışığıyla, abartılı kostümleriyle ve bunları harmanlayan olağanüstü teknikle dikkati çeken bir "show"…
Belki de bunun sırrı, şu yukarıda peş peşe sıraladığım her alanın, o alanın uzmanlarına teslim edilmiş olmasıydı.
"Ney", karanlıkta dinlediğimiz müzik ve sahnenin üst yarısında şeffaf perdede izlediğimiz görüntülerle başladı. Dev bir kitleden kopup, uzaya savrulan göktaşları…Uzun bir süre sonra , göktaşlarından biri Sema'ya katılan , Semazen'e dönüşecekti...
İki boyuttan üç boyuta geçmiştik. Show boyunca bu boyut değiştirme, bir sonra izleyeceğimiz bölümün ipuçlarını vermekle, her epizodun kaynağını belirtmekle kalmıyor, tüm gösterinin de belkemiğini , omurgasını oluşturuyordu.
Dinlediğimiz müzik Cihan Sezer'indi. Yıllarını elektronik ve tekno müziğe adamış , yurtdışında yaşayan Türk Sanatçı, geleneksel müziklerimizi çağdaş çizgiye taşımıştı. (Her çalgı, ait olduğu yörenin yorumcusu tarafından çalınmış, stüdyoda seslendirilmişti.)
Önce müziğin gerçekleştirilmesi, sonra o müziğe uygun olarak sahnenin dansların biçimlenmesi, doğru ve daha önceki benzer türdeki gösterilerden farklı tutumu ve yöntemi ortaya koyuyordu.
Mükemmel işleyen teknik Viyana Light and Sound imzasını taşıyordu. Neredeyse baş rolü üstlenmiş ışık düzeni ise Berliner Ensemble'la çalışan Chris Korte'nindi.
Show'un "omurgası" dedim… Yukarıda anlattığım başlangıç sahnesiyle, sona eriyordu "Ney"… Başlangıçla son arasında , perdeyle sahne, iki boyutla üç boyut arasında gidip gelirken , antikçağdan günümüze bir yolculuğa çıkmıştık. Sahnelerin tanrısı Dionyssos, Bakhaların şölenleri , Şaman figürleri, "Siyah Kalem"in 15. yüzyıl resimleri, ama aynı zamanda Anadolu köylüsünün seyirlik oyunları (yüzlerde maskeler) Anadolu'nun farklı yörelerinin sesini, rengini taşıyordu sahneye. Üstelik bu saydıklarım, sürekliliği sağlarken, zamanda ve uzamda bütünleyici bir izlek oluştururken, alçak gönüllü, sessiz, uzatmasız bir tavır sergiliyordu.
İzleyen kaç kişi "Siyah Kalem"i tanıyacak demeyin. Show bu! Her izleyene farklı algılamalar sunan bir gösteri. Bilenler , daha bir keyiflenecek, bilmeyenlerin kaybı olmayacak, gördüğünü daha çok merak edecek… Sanat yönetmeninin tiyatrocu olduğu, dramaturjiyi bildiği ortadaydı. Sanat Yönetmeni Tamer Levent'ti.
Ege, Doğu Anadolu, Trakya, Orta Anadolu Karadeniz… Balkanlar, Gürcü, Abaza, Çerkes, Alevi ve de yeryüzünün tüm rakkaseleri… Her yörenin özgün halk oyunları , o yörenin uzmanlarıyla çalışılmış, Şinasi Pala'nın , gelenekselden , çağdaş soyutlamalara uzanan koreografisiyle ortaya konmuştu.
Kimilerinin çok abartılı bulduğu Canan Göknil'in kostümleri , bence tam da bu işin gereğini yerine getiriyordu. (Sabiha Tansuğ'un "Anadolu Başlıkları" kitabını bilenler için abartılı bile değillerdi.) İncelikler, muziplikler, soyutlamalarla dolu, gözü ve sahneyi dolduran , Show dünyasının parıltısını yücelten kostümlerdi.
Ve bu söylediklerimi, müthiş bir disiplinle , aynı zamanda büyük bir coşkuyla yerine getiren 60 dansçı!
Prodüktör: Cem Kınay; Genel Koordinatör Ömer Önder; Prodüksyon Koordinatörü Ali Erten'di.
Kostümden koreografiye, müzikten ışığa , anlatıma değil, göstermeye yönelik "Ney"in tüm oluşumunda , sahnede (ya da perdede) hiçbir şeyin gerçek yaşamla birebir örtüşmemesi, taklit etmemesi, benzemeye çalışmaması, show gibi bir show olması bence bu gösterinin başarısıydı.
"Dansın Sultanları" ya da sonraki adıyla "Anadolu Ateşi" , show dünyası için bir kapı açmıştı. Bir sonrakinin, bir öncekini geçmesi sevindirici.
19 Ağustos 2003
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler