"Kaya Kaynar ve Dünyası"
13 Ağustos 2010 - Zeynep Oral -
Yaşamın her anından alınacak çok ders var:
“Kaya Kaynar ve Dünyası”
“İşte ben bu yazıları ölmezsem kendim, ölürsem beni sevenler için yazıyorum…”
Ah… Kitabı okudum bitirdim ve içime koskoca bir “Ah!” gelip yerleşti. Gepegenç, çok genç, olmaması gerektiği kadar genç, daha 18 yaşındayken sönmüş bir hayat için ah! Öylesine donanımlı, öylesine birikimli, öylesine duyarlı bir kişilik için ah! Geleceğe verdiği umutlar için ah! Geride bıraktığı özlem ve hasret için ah! Bunlara ek olarak, bir de bunca yakınımda olduğu halde şimdiye dek ben neden bilmedim, neden öğrenmedim sorularına veremediğim yanıtlar yüzünden ah!
Kitabın adı “Hayat Dersi”- Alt başlığı “Kaya Kaynar ve Dünyası” (Yapı Kredi Yayınları) Yazarı Gülten Uğurlu… Ama durun böyle anlatmamalıyım…
Boğaziçi Üniversitesi’nin efsanevi profesörlerinden, çok uzun yıllar İngiliz dili ve Edebiyatı Bölümü başkanlığını sürdürmüş olan Oya Başak,( eski adıyla Oya Kaynar) benim arkadaşım. Yalnız onu değil tüm ailesini yakından tanırım. Ah evet hep bilirim, yani bilirdim, Oya’nın güzelim kardeşi Kaya çok genç yaşta, 18 yaşında ölmüş… Çocuk Felci… Hiç konuşulmaz söylenmez, sorulmazdı… Tabu konulardan biriydi… Yalnız bir kez sevgili arkadaşımla konuşurken, gözleri dolu dolu ama gülümseyerek şöyle dediğini çok iyi anımsıyorum
“Hele sen tanısaydın Kaya’yı, çok hem de çok sevecektin onu.”
Kaya’yı sonunda tanıdım. Ölümünden elli yıl sonra, geçen hafta yayınlanan “Hayat Dersi” adlı kitapla tanıdım ve onu çok sevdim.Yaşasaydı bugün 68 yaşında olacaktı. Yaşamadı. Hep 18’inde kaldı.
“KÜÇÜK PRENS” KIVAMINDA BİR AĞABEY
Kaya Kaynar 1942-1960 Yılları arasında yaşadı. Ölümünden 50 yıl sonra bu kitabın yayınlanmasının nedeni ise Kaya Kaynar’ın kendinden çok küçük kardeşi Murat Kaynar’ın ,ağabeyini ölümsüzleştirme isteği… Bir de onun günlüklerinden, notlarından herkesin yararlanabileceği düşüncesi…
Murat Kaynar ve ikizi Şerif Kaynar 7 yaşındaydılar , ağabeyleri Kaya, bu dünyadan ayrıldığında. Çok uzun yıllar, küçüklere söylenmedi, ağabeylerinin öldüğü, hep Amerika okuyor dendi. Ama onlar bir şekilde hissediyorlardı gerçeği. Zaten çocukların duygu dünyasında hangi gerçek gizlenebilir ki!
Her şey çok çabuk olup bitmişti. Hastalanması ve bir hafta içinde hastalığa yenik düşmesi… Ailede bu ölümün konuşulması dahi adeta yasaklanmıştı. Yaslarını yaşayamamıştı küçük ikizler…
“Küçük Prens”e benzeyen ağabeye duyulan özlemi hep yüreklerinde yaşatmışlardı…
HODRİ MEYDAN HAYAT!
Kitaba kaynaklık eden Kaya Kaynar’ın yaşamının son üç yılında tutuğu günlükler… Yani 16, 17 ve 18 yaşında tutulan günlükler… Genç yaşta, büyük insanmışçasına, yaşından çok daha olgun düşüncelerle dolu günlükler… Bu günlüklerde sadece yaşadıkları, okudukları, hissettikleri, düşünceleri, değil, fazlası da var: O hafta okuduğu kitaplar… O hafta okuyup da çok sevdiği şiirler… Çok okuyan bir çocuktur: Sait Faik’ten Yaşar Kemal’e, Nazım’dan Kemal Tahir’e, Dostoyevski’den Camus’ya Gogol’dan İstrati’ye Zweig’a sistematik bir okuma içindedir. Şiir ve hikayeler yazar. Ayrıca “TAM Kareli Yıldız Yayınevi” diye hayali bir yayınevi kurup burada dergiler, süreli yayınlar, haftalık yazılar ve notlarını küçük defterlerde toplar.
Günlüklerde dostluklar da vardır. En çok, en çok yalnızlıklar vardır… Bir de kendisine öğütler verdiği, yapması gerekenleri sıraladığı, kimi zaman burjuva aile düzenine başkaldırıyı sezdiğim “Hodri Meydan hayat” dediği bölümler vardır!
Yaşadıysa, iyi bir yazar olacağı duygusu bende ağır bastı.
GÜNLÜKLERLE TANIKLIKLAR ARASINDA
Günlüklerle tanıklıklar arasında gidip gelerek oluşturmuş kitabı Gülten Uğurlu . Birinci bölümde mektuplar ve günlüklerden hareketle, Kaya’nın Robert Kolej’deki arkadaşlarından, tanıklıklarla ilerleyen , yazarın kendi yorumunu da kattığı kısacık yaşam öyküsü … İkinci bölümde ise Kaya’dan kalanları , notları, günlükleri, şiir ve hikayeleri orijinal haliyle ve bütünüyle sunuluyor.
Gelelim hayat derslerine… Ben sadece Kaya’dan geriye kalanlardan değil, o dönemin gerçeklerinden, aile ilişkilerinden, toplumsal süreçlerden tutun , doğa sevgisine, yeryüzündeki tüm çocukların sevgiye; şefkate, ilgiye duydukları gereksinime kadar, yaşamın birçok alanından dersler çıkardım…
Okuyun, bakalım siz bu kısacık ömürden ne dersler çıkaracaksanız…
Düzeltme: Geçen Pazar "Mustafa Balbay'a Yaş günü Kutlaması " başlıklı yazımda Nazım Hikmet’ten yaptığım alıntıda bir sözcük “düşmüş.” Cumhuriyet Okuru dikkatlidir. Hemen uyardılar: Özür diler düzeltirim. O dizelerin doğrusu şöyledir: “Onlar ki; toprakta karınca, su da balık, havada kuş kadar çokturlar. / Korkak, cesur, cahil, hakîm ve çocukturlar, / Ve kahreden yaratan ki onlardır, / Şarkılarda yalnız onların maceraları vardır’
Cumhuriyet- 13 Ağustos 2010
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler