Menü

"Kalbimizi ısıttınız..."


16 Mart 2012 - Zeynep Oral -

Margarita Papandreu'dan Mesaj var:

"Kalbimizi ısıttınız..."

Araya 8 Mart haftası girince, Atina yolculuğuna ara verdim. WINPEACE (Türkiye- Yunanistan Kadın Barış Girişimi) temsilcileri olarak, dayanışma duygularımızı iletmek üzere  gittiğimiz Atina'dan izlenimlerimi daha önce okudunuz:  Yokluk içinde sonsuz bir dayanışma; yokluk içinde sanat etkinliklerinden ve eğlence kültüründen vazgeçmeme...

WİNPEACE'in Yunanistan'daki üyeleriyle buluşmalarımızdan biri de   Margarita Papandreu'nun evindeydi...

Atina'ya bir saat mesafede, Kato Almyri adlı sayfiye bölgesinde yaşıyor Margarita Papandreu iki yıldan beri. Daha önce Atina'nın en görkemli semti Kastri ‘deki evine gitmişliğim çok vardı. Ama yeni evini ilk kez görecektim.

Merkezden ve gözden uzak...

Yol boyunca  Margarita'nın  son iki yıldır çektiği sıkıntıları düşündüm: Önce düşmüş, kolunu, bacağını, kalçasını kırmış, aylarca yatmıştı...  Yunanistan'ın en zor döneminde oğlu başbakandı. Bir enkaz devralmıştı. Fazlasıyla yıpranmış ve Başbakanlıktan ayrılmak zorunda kalmıştı... Ülkede onu ve ailesini suçlayan çoktu...  

Margarita Papandreu, başta kendi kişiliği ile, eşi ve oğlu nedeniyle de, hep politikanın içinde olmuş,  Yunanistan'da kadın ve barış örgütlerine öncülük etmişti. Çocuklarına hep kol kanat germişti. Şimdi çocuklarından uzak, merkezden ve gözden uzak bir sayfiye evinde... Yalnız ve yaş ilerlemişken...

Hüzün ve sıkıntıyla yaklaşıyordum... Ama oraya varmamızla, hüzün de, sıkıntı da yok oldu! Karşıma "bomba gibi" bir Margarita Papandreu çıktı.

Kırılan kemiklerin üstesinden gelmiş, her zamanki gibi bakımlı, enerjik, güler yüzlü, güçlüydü. Yakınmaktan çok düşünce üretip, geleceğe ilişkin tasarılar öneriyordu.  Bütün gün bizleri ağırladıktan, saatlerce konuşup tartıştıktan sonra, günün sonunda sirtaki ve zeybek bile yaptı!

Evi ise öncekinden çok farklıydı. İki odalıydı. Biri açık mutfak ve oturma alanı, öteki yatma ve çalışma odası... Kendi tasarlamıştı prefabrike evini. Yalın, rahat bir köy evi... Bahçe kocaman ve deniz kenarındaydı. Yazın bahçesini, davetler, düğünler için kiralayıp ek gelir sağlıyordu.  

"Bu sessizlik, bu temiz hava, bahçe ve deniz bana iyi geliyor. Atina'ya her gittiğimde, buraya dönmek için can atıyorum" diyordu.

"Günah Keçisi"

Margarita Papandreu, bugün Yunanistan'ın karşı karşıya olduğu ekonomik krizi yorumlarken, "Acı olan, yaşananların başımıza vurula vurula yapılması; dışarıdan dayatılması" diyor; birçok Yunanlıdan duyduğum, kabahati hep başkalarına atan zihniyetin aksine, yanlışı kendilerinde de arıyor; "Avrupa Birliğinin verdiği fonlarla çok şımarmıştık... Bizi tembelleştirdiler" demek yürekliliğini de gösteriyordu.

Yorgo Papandreu'ya yöneltilen eleştirileri (önlem almakta  gecikmesi, muhalefetle işbirliği yapmaması) ona söylediğimde karşı çıktı. Üçüncü bir eleştiriyi, çevresine yanlış insanlar seçtiğini dile getirdiğimde ise sadece gülümsedi. Sonunda şöyle dedi:

"Halkımıza, ağır bir bedel ödetiliyor... Bu bedeli öderken millet bir günah keçisi arıyordu... En kolayı bir günah keçisi seçmekti... George'u seçtiler."

Şiddet ve "Maskeliler"

Ömrü boyunca şiddete karşı mücadele vermiş Margarita Papandreu, "En korkutucu olan açlığın yokluğun, şiddete yol açması. Yakma yıkma..." dediğinde, polis engel olamıyor mu diye sordum:

Çevremizdekiler, yanıtladı: "Bizim polis sizinkine benzemez. Yakıp yıkanların birinin kolu çizilse o polis meslekten atılır! "

"Atina yıkılıp, yerle bir edilse de, kimse ölmedi diye seviniriz biz."

"Bizde halkın tepki gösterme hakkı var. Polis de bunu böyle bilir!" (Bende yorum yok!)

Kim bu yakıp yıkanlar ya da oradaki yaygın deyişle "Maskeliler"?

Rivayet muhtelif: 17 Kasım terörist örgütünden arda kalanlar ... Faşistler ya da polislerin adamları... Provokatörler... Holiganlar ... Bunların tümü artı bunlara karışan çapulcular...

Aşk ve Öfke

Dünya ve ülke politikasını yakından izleyen Margarita Papandreu, halen bir yandan harıl harıl anılarını yazıyor bir yandan da Amerikan dış politikasını eleştiren, İsrail'in Iran'a yönelik olası saldırılarına karşı dünyayı uyarmaktan geri kalmıyor.

Bir ara bana odasını gezdirirken baktım başucunda kocaman Andreas Papandreu'nun (eski eşi) fotoğrafı: Ona kızgın değil misin, diye sordum:

"Yaşamımın en mutlu yıllarını onunla geçirdim" deyip sorumu,İngilizce kelime oyunuyla kahkahalarla gülerek yanıtladı:
"Onunla beraberliğimizde ona çılgınca aşıktım. Ayrıldığımızda kızgın ve aşıktım." ("Madly in love" – Çılgınca aşık; "Mad and in love"- kızgın ve aşık demek.)

Yüreğimde iz bırakan bir günün sonunda, "İyi ki geldiniz, kalbimizi ısıttınız" diyerek bizleri kucaklıyor ve uğurluyordu...

Cumhuriyet – 16 Mart 2012

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.