Menü

"Çeşme Faciası" ndan Müzeye...


14 Temmuz 2006 - Zeynep Oral -

İzmir, Çeşme’de güneş kızgın, deniz soğuk, dalgalar rüzgarlarla yarışıyor… İzmir çoktan Çeşme ve çevresine akın etmiş…
Turistik tesisler, önceki yazlara oranla boş kalmaktan, esnaf iş olmamasından şikayetçi. Türkiye’deki genel durumla bağlantısını kurduktan sonra bir tesis yöneticisi şöyle diyor: “Her geçen gün İslam ülkesi olduğunu ilan eden; giyim kuşamdan, davranış biçimlerine Arap ülkesi imajı veren bir yere yabancı turist niye gelsin ki!”

Eğer günün birinde Çeşme’de tepeden tırnağa kara çarşaflı kadınların yüzdüğünü, daha doğrusu yüzmeye çalıştığını söyleyecek olsalar inanmazdım. Ama gerçek bu. Kendi gözlerimle gördüm…

Öte yandan, büyük medyanın magazin sayfalarına baksanız sanırsınız ki, Türkiye’de herkes vur patlasın, çal oynasın durumlarında… Aya Yorgi koyu, müziklerini yarıştıran “beach club”larla dolu, girişlerinde uzun kuyruklar; Alaçatı’da gece yürümek, sardalya kutusunda sıkışmaktan farksız; paparatziler iş başında…

Güzel şeyler de oluyor

Bu çelişkiler ve bu hengame bir yana, neyse ki güzel şeyler de oluyor. Örnek olabilecek şeyler… Yararlanıp, ders çıkarabileceğimiz şeyler…

Çeşme kasabasına gidenleriniz bilir. Tam orta yerinde 16 Yüzyıldan kalma Çeşme Kalesi denize doğru tüm görkemiyle yayılmıştır. Piri Reis ‘in haritasında da yer alan kaleyi Evliya Çelebi anlata anlata bitiremez... O gün bugün çeşitli amaçlarla kullanılan bu kale , geçen haftadan beri farklı bir nitelik kazandı.

7 Temmuz’da Çeşme Kalesi’nde, Rus ve Türk yetkililerin katılımıyla yapılan bir törenle , kapısında Rus ve Türk bayraklarının dalgalandığı “Çeşme Deniz Savaşı” müzesi açıldı…

Çeşme Deniz Savaşı , tarihimize “Çeşme Faciası” diye geçen , 1770 yılının 6 temmuz gecesi , Rus donanmasının gerçekleştirdiği baskınla , Osmanlı deniz gücünün tümüyle yok olmasıyla sonuçlanmıştı.

Hep zaferlerin, kahramanlıkların müzesi olacak değil ya elbet yenilgilerin de önemi var. Üstelik bu yenilgiyle, Osmanlı İmparatorluğu denizcilik teknolojisinin geriliğini anlamış ve donanmayı modernleştirme yolunda ilk girişimleri başlatmıştı. Deniz Harp Okulu’nun temelleri de bu savaşta alınan yenilginin sonrasında atılmıştı.

Açılış törenini kaçırdım ama , ertesi gün soluğu doğru kalede aldım. Bütün bu olayın mimarı (hem girişimcisi, hem emekçisi, hem de herşeyi) Türkiye Sualtı Arkeolojisi Vakfı Başkanı Oğuz Aydemir .. Kalenin ön cephesinde iki holü kapsayan müzeyi bana o gezdiriyor.

Katerina ‘nın Aşkları

Oğuz Aydemir’i, dinlerken, soluk soluğa polisiye bir roman okur gibiyim.

Bizimkiler Rus Donanmasını Karadeniz’den beklerken, Rus Donanmasının Batlıktan İngilizlerin yardımıyla Akdeniz’e inmesi… Mora’yı alıp Rumları isyana katmaları… Rus Donanması’nın başındaki Kont Aleksi Orlov’un tüm yazışmaları, emirleri, harekat belgeleri… Kont Orlov sonradan Ceşmenski yani Çeşmeli adını alacaktır… ( St. Petersburg yakınlarında Çeşme Kilisesi, Çeşme Hamamı, Çeşme Kilisesi olduğunu, o dönem inşa edilen Rus gemilerine Çeşme adı verildiğini bilir miydiniz? ) Kont Aleksi Orlov’un kardeşi ve Çariçe Katerina’nın sevgilisi Kont Theodore Orlov’ın donanmaya katılışı… (müzede Katerina’nın aşkları ya da sevgilileri bölümü bile var)… Ve sonunda küçük Çeşme Limanı’nda, birbirine aborda olmak zorunda kalan 30 parçadan ve birbirlerine baştan ve kıçtan bağlı kalyonlardan oluşan Osmanlı Donanmasına yollanan iki “ateş gemisi “ ve tüm Osmanlı donanmasının yanıp tutuşması…

Müzede bütün bunları görüyorum. Savaş sonrası Rusya’daki yansımalarını, asılları St. Petersburg müzelerindeki Çeşme savaşını anlatan tabloların kopyalarını ve tüm Orlov belgelerini görüyorum. Bu belgelerin, 2 yıl önce San Fransisco’da bir açık arttırmada satışa çıkarıldığını, hiçbir resmi makam ilgi göstermezken, Oğuz Aydemir’in gidip satın aldığını ve müzedeki birçok şey gibi bunları da armağan ettiğini öğreniyorum.

Gidip görün Çeşme Kalesini ve müzesini. Buna olanak bulamayan tarih, kültür, deniz ve barış tutkunlarına, bütün bu çok ilginç olayı ve daha da fazlasını dört dörtlük dile getiren Oğuz Aydemir ve Ali Rıza İşipek’in yazdığı “1770 Çeşme Deniz Savaşı “ kitabını öneririm . (Denizler Kitabevi: Tel: 0212.249 88 93)

Diyeceğim o ki, sayfiye yerlerinde yan gelip yatmak, denize girmek, sabaha dek tepinmekle Çeşmeli, Bodrumlu, Antalyalı, Sideli , vb. olunmuyor. Ancak katkıda bulunarak olunuyor.

Bir çift söz de anlı şanlı medyamıza: Bu yöreleri tüketenlere gösterdikleri ilginin binde birini, bu yörelere katkıda bulunanlara gösterseler, belki de katkılar çoğalır! Ne dersiniz?

14 Temmuz 2007- Cumhuriyet

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.