“Küçük Prens”i düşünürken…
07 Ağustos 2005 - Zeynep Oral -
… “Elveda” dedi tilki . “Ve işte sırrım: Bu çok basit. İnsan gerçekleri sadece kalbiyle görebilir. En temel şeyi gözler göremez.”
“Temel olan şeyi gözler göremez” diye tekrarladı küçük prens. Öğrendiğinden emin olmak istiyordu.
“Senin gülünün diğerlerinden daha önemli olmasını sağlayan şey, ona ayırdığın vakittir” dedi küçük prens.
“İnsanlar bu en önemli gerçeği unuttular. Ama sen unutmamalısın. Evcilleştirdiğin şeye karşı her zaman sorumlusun. Gülüne karşı sorumlusun.”
“Gülüme karşı sorumluyum” diye tekrarladı küçük prens, öğrendiğinden emin olmak için. Sonra yoluna devam etti.
Kendi çiçeğini, kendi gülünü , evrendeki eşsiz bir varlık olduğunu sanan Küçük Prens, dünyadaki gül bahçesiyle karşılaştığında, nasıl da üzülmüş, ağlamıştı. Onun tek ve biricik sandığı çiçekten binlercesi vardı burada. Neyse ki “evcilleştir beni” diyen bir tilki çıktı karşısına. Ne demekti evcilleştirmek?
“Örneğin, sen benim için sadece küçük bir çocuksun. Diğer küçük çocuklardan hiçbir farkın yok benim için. Sana ihtiyacım da yok. Aynı şekilde, ben de senin için dünyadaki yüz binlerce tilkiden biriyim sadece. Bana ihtiyaç duymuyorsun. Ama beni evcilleştirirsen eğer, birbirimize ihtiyacımız olacak Sen benim için tek ve işsiz olacaksın, ben de senin için.”
Bunun için sabırlı olmak, zaman ayırmak, söyleneni ve suskunlukları dinlemek, anlamak gerekiyordu. İnsanların vakti yoktu bunlara, her şeyi dükkandan hazır alırlardı. Arkadaşlar dükkanlarda satılmadığından arkadaşları yoktu. Oysa birbirlerini evcilleştirseler, arkadaş olabilirlerdi…
Küçük Prens, tilkiyi evcilleştirdi , onunla dost oldu. Artık Küçük Prens için o özel bir tilkiydi. … Artık dönüp çiçek bahçesindeki binlerce güle şöyle seslenebilirdi:
“Evet, güzelsiniz. Ama boşsunuz. Sizin için kimse yaşamını feda etmez. Yoldan geçen herhangi biri, benim gülümün de size benzediğini söyleyebilir. Ama benim gülüm sizin her birinizden çok daha önemlidir. Çünkü ben onu suladım. Ve onu camdan bir korunakla korudum. Önüne bir perde gererek rüzgarın onu üşütmesini engelledim. Tırtılları onun için öldürdüm ( ama birkaç tanesini kelebek olmaları için bıraktım). Onun şikayetlerini ve övünmelerini dinledim. Ve bazen de suskunluklarına katlandım. Çünkü o benim gülüm.”
Saint Exupery’nin “Küçük Prens”’ini , ben olsam, şu özetlemeye çalıştığım birkaç satır, birkaç bölüm için ilköğretim öğrencilerine önerilen “100 Temel Eser” listesinden çıkarmazdım.
Geçen Pazar, “100 Temel Eser” başlıklı yazıma aldığım çeşitli tepkiler arasında en çok Aziz Nesin’in çocuklara yönelik kitaplarının listeyse alınmayışına duyulan öfke vardı.
Ancak tepki göstermekte bir kısım medya daha etkili olsa gerek, çünkü Milli Eğitim Bakanlığı , geçen hafta içinde yaptığı bir değişiklikle listeye Necip Fazıl Kısakürek ve Mehmet Akif Ersoy’un eserlerini katıp, buna karşın St. Exupery’nin “Küçük Prens” eserini listeden çıkardı. (Bakınız 4 Ağustos tarihli Cumhuriyet)
Bana gelen mektuplar arasında Gelibolu İlçe Halk Kütüphanesi Müdürü Ali Dursun’un yakınması dikkat çekiciydi. Karınca çalışkanlığında, renkli kişiliğiyle ve okuma aşkıyla, bilime ilerlemeye tutkun Ali Dursun neredeyse hiç yoktan var etmişti Gelibolu Halk kütüphanesini. (Zaman zaman bu köşeden ona kitap yollamanız için çağrıda bulunmuşluğum var. ) Gelibolu’da zengin bir kitaplık yaratmış, ayrıca Bolayır, Evrese ve Kavakköy beldelerinde kütüphane açılmasına önayak olmuştu. Ali Dursun, geçen öğretim yılının başında 2004 Ekim’inde Milli Eğitim Müdürlüğüne Gelibolu kaymakamı aracılığıyla bir mektup yollatmıştı.ilçedeki tüm okullara kütüphanemizden yararlansın, daha çok insan bu kitapları okusun ve iade etsin diye tüm edebiyat ve Türkçe öğretmenlerine çağrıda bulunmuştu …
(Bana Kaymakamın mektubunun bir kopyasını da yollamış.)
Yıl boyunca kaç öğretmen bu çağrıya yanıt vermiş dersiniz? Sıfır! İlçedeki hiçbir öğretmen çağrıya yanıt vermemiş.
Diyeceğim, bu işler liste yayınlamakla olmuyor. Listeye politik kaygılarla o yazarı ekleyip, bu yazarı çıkarmakla hele hiç olmuyor…
Şu yaz gecelerinde, ışıksız bir yerde gökyüzüne baktığımda, yıldızlardan kahkaha sesi duyabiliyorsam ve bana bütün yıldızlar sanki gülüyormuş gibi geliyorsa biliyorum ki “Küçük Prens”i okuduğumdandır.
“Küçük Prens”i okuduğum için, inanın Atatürk’ün devrimlerinden hiç kuşkuya düşmedim .
“Küçük Prens”i okuduğum için, gökyüzünde gülen, kahkaha atan yıldızlara sahip oldum ve gerçekleri gözlerimle değil, kalbimle görmeye çalıştım.
7 Ağustos 2005- Cumhuriyet
Paylaş
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral
Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı.
Arama Yapın
Kategoriler
EdebiyatTiyatro
Plastik Sanatlar
Kadın Olmak
Memleket Hali
Müzik
Sinema
Çevre
Tüm Kategoriler