Menü

“I Turchi in Europa”!


29 Eylül 2006 - Zeynep Oral -

Sağıma bakıyorum “I Turchi in Europa” yazısı… Soluma bakıyorum, “I Turchi in Europa” yazısı… Duvarda afiş, müze girişlerinde broşürler, camekanlarda ilanlar , sokak başlarında panolar, kale kapısında boydan boya gerilmiş bezler , hep “I Turchi in Europa” diyor altın sarısı ve Akdeniz mavisi renklerle… Yani “Avrupa’da Türkler”…

İtalya’dayım, oysa! Friuli Venezia Giulia (FVG) Özerk bölgesinde. Adını söylemek bile bizlere zor gelen bu bölge, İtalya’nın en kuzey doğusu… Merkezi, Adriyatik kıyısındaki Trieste… Belli başlı kentleri, Udine, Aquileia, Palmanova, Gorizia… İnsanı, sanat tarihinde, ama aynı zamanda savaş tarihinde nice yolculuklara çıkaran yerleşimler… Bir yanı deniz, bir yanı Alp Dağlarının başlangıcı; ikisi arasında dünyanın en iyi şaraplarına hayat veren üzüm bağları… Bunlar tamam da, bir zamanların “Mama Li Turchi!” (Eyvah Türkler! ) korkma ve korkutma nidasını, şimdi her köşede rastladığım hayranlık dolu “I Turchi in Europa” afişine dönüştüren ne?

En iyisi baştan başlayayım…

Ekonomik – Kültürel İşbirliği

Friuli Venezia Giulia bölgesi, İstanbul- Marmara bölgesiyle ekonomik, ticari işbirliği seferberliği başlatıp, “Avrupa’ya Açılan Köprü” başlıklı çok boyutlu, geniş açılımlı projenin bir parçası olarak 2006’yı “Türkiye Yılı” ilan etti! Dile kolay, her yıl 250 bin TIR ve kamyon, (günde iki sefer) deniz yoluyla Ro-Ro gemileriyle İstanbul’dan Trieste’ye gidiyor. Adeta modern ipek yolu!

Ancak uygar toplumlar, uygar insanlar bilir ki, ekonomi , ticaret, yatırım vb. işbirliğinin, “olmazsa olmaz” saçayağı kültürel işbirliğidir. Biri olmadan öteki gelişemez . İşte üç gün boyunca, küçük bir gazeteci grubuyla bu dev projenin kültürel işbirliği ayağını izlemek üzere, o bölgedeydim.

Trieste ve İstanbul : İki liman, iki köprü… Biri Doğu’nun en batısı, öteki Batı’nın en doğusu… Her şey, bu iki kentin tutkunu , bu iki kente gönül vermiş , ikisinin işbirliğinden ikisinin de kazançlı çıkacağına inanmış, AB’nin eski Türkiye temsilcisi Gian Paolo Papa’nın düşlerini hayata geçirmesiyle başlamış. Kendisini her iki kentli diye tanıtıyor. (Doğumu Trieste; , İstanbul’luluğu ise eşi Nilgün Cerrahoğlu’ndan…)

Bir yandan iki bölgenin, Marmara ve FVG’nın ticaret odaları, turizm sektörleri , yerel yönetimleri, sanat kurumları, küçük ve orta ölçekli işletmeleri arasında ilişkiler kurulurken bir yandan da Türkiye ve Türk kültürünü İtalya’da tanıtmak için kollar sıvanmış. Bölgede ha bire karşıma çıkan “I Turchi in Europa”- “Avrupa’da Türkler” afişlerinin hikmeti bu. Yörenin farklı kentlerinde yer alan tüm sanatsal etkinlikler bu başlık altında toplanmış.

Sanatsal etkinlikler

Her sanat etkinliği, yer aldığı mekan, çevre, yöre ve izleyicisiyle soluk alıp verir, gelişir, değişir, değiştirir, etkileşim sürecinin labirentlerinde yol alır…

Mimar Siinan’ın eserleriyle zenginleşmiş bir kentte, doğup büyümek elbet bir ayrıcalık ; bu yapı dehasına ilişkin sergileri İstanbul’da Edirne’de izlemek başka Palmanova’da izlemek çok başka! Düşünsenize, Palmanova , 1500’lerin sonunda Venedik Cumhuriyeti tarafından kurulmuş, Türk akınlarına karşı kurulmuş bir kale şehir! Var olma nedeni sadece askeri! Bir Yanda Osmanlı İmparatorluğu, öte yanda Avusturya Macaristan İmparatorluğu büyük tehdit! Kendilerini korumak için, yörenin en yüksek platformunda ordu mimarlarına dokuz köşeli yıldız biçiminde , üç sıra kale duvarlarıyla çevrili , içine kapalı , ordunun yerleşebileceği bir kale kent kurmuşlar.

Şimdi aradan 400 yıl geçtikten sonra , Kentin giriş kapılarında koskoca “I Turchi in Europa” ! Palmanova Napolyon Müzesinde, Mimar Sinan Sergisi özellikle dört eser (Selimiye, Sokulu, Rüstem Paşa ve Mihrimah Sultan Camileri ) üzerine yoğunlaşıyor. Yine Palmanova’da , Montesanto Müzesinde ise “Venedik- İstanbul – Buluşmalar, Çatışmalar, Etkileşimler” sergisini geziyorum . Dört asırlık ilişkiler yumağı… Sergi yetkilileriyle konuşuyorum. İkisine de ilgi büyük diyorlar. Tüm bölgeden bireyler, ilk okullar da, mimarlık akademileri de toplu olarak gelip geziyormuş. Dolu salonlarda konferans ve seminerlerle destekleniyor her iki sergi de…

Trieste’de yaz ayları boyunca açık kalan “17. Yüyıl Avrupası’nda Türk İmajı” sergisi, Eylül başında kapanmıştı. Ama zaten o sergiyi Sabancı Müzesi’nde izlemiştim… Şu sırada İstanbul’da Pera Müzesi’de büyük ilgi çeken “Osmanlı Mimarı : D’Aronco” sergisi’ni andık Udine’de. Çünkü 19. yüzyılın ünlü mimarı Raimondo D’Aronco Udine’li. (Pera Müzesi’ndeki sergi yazın burada açılmıştı. ) Yapı ustasının elinden çıkma Udine Belediye Sarayı’nı gezerken Osmanlı mimarisinden, Türk süsleme sanatlarından, İstanbul’da geçirdiği yıllardan nasıl etkilendiğini görebiliyorsunuz.

Ancak “Avrupa’da Türkler” projesi yalnız geçmişin görkemiyle sınırlı değil. 29 Ekim’de bölgenin en prestijli çağdaş Sanat Merkezi Villa Manin’de 16 “genç”, çağdaş sanatçının (resim, fotoğraf, enstelasyon, video ) katılımıyla “EurHope 1153” başlıklı sergi açılıyor ve üç ay sürecek. ( Serginin adı: Bir harf oyunuyla Avrupa sözcüğünü “Avrupa Düşü”ne çevirmişler. Trieste’yle İstanbul arasındaki deniz mesafesi ise 1153 Mil.)

Yerim bitti. Devamı Pazar gününe… Bütün bu etkinliklere ve daha sayamadıklarıma (NNN Uluslar arası Yönetim’in çabaları da dahil olmak üzere) teşekkür ederken şunu vurgulamam kaçınılmaz: Ticarete, sanayiye, ekonomiye insani boyutu, “ötekini” tanımayı, dayanışmayı, yani kültürel boyutu katmadınız mı, hiçbir işe yaramaz…Asıl teşekkür bu gerçeği unutmayanlara ve hepimize anımsatanlara…

Cumhuriyet- 29 Eylül 2006

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.