Menü

‘Hayat, sana teşekkür ederim!’


06 Kasım 2009 - Zeynep Oral -

Türkan Saylan’ın içindeki çocuğu, saflığı, romantizmi yücelten ‘Türkan’...

Ayşe Kulin’in su gibi akan dilinden ‘Türkan’ı okurken, 70’lerden beri tanıdığım Türkan Saylan’ın sanki sesini duyuyordum.

Doğrusu, Ayşe Kulin’in Türkan Saylan üzerine bir kitap yazdığını duyduğumda, içimden ilk geçen “Eyvah! Ayşe’nin işi çok çok zor” demek olmuştu. Öyle ya, gerçekleştirdikleriyle, bilim insanı nitelikleriyle, çağdaş bir toplum yaratma çabasıyla, toplumsal ve politik duruşuyla çoktan aydınlanma tarihimize geçmişti Türkan Saylan. Onun üzerine yazılmış ve kendi yazmış olduğu, birçok kitap vardı. Yaşamının, düşüncelerinin, eylemlerinin her anını irdeleyen nehir söyleşileri; eğitimciliği ve eleştirel düşünme, yapıcılığı üzerine kitaplar vardı. Ve hepsi de başarılıydı…

Şimdiden Türkan Saylan’ı çok özleyen ve onun kitaplarını okumuş biri olarak karışık duygularla elime aldım Ayşe Kulin’in “Tek ve Tek Başına Türkan” adlı yeni kitabını (Everest Yayınları)…

Dün akşam geç bir saatti… Daha ilk sayfalardan elimden kolay kolay bırakamayacağımı anladım. Şiir dolu, müzik dolu, sevgi dolu, dayanışma dolu, geleceğe ilişkin umut dolu son sayfaları çevirdiğimde gözyaşlarımı tutamıyordum. Ama aynı zamanda da gülümsüyordum. İçimden değil, yüksek sesle “Hayat, sana teşekkür ederim” diyordum. Bize Türkan Saylan gibi bir insan, bir örnek verdiğin için… Yolumuzu aydınlatmayı sürdürdüğü ve sürdüreceği için…

Dostlukların ışığında

Ayşe Kulin’in rahat anlatımı, su gibi akan dilinden “Türkan”ı okurken, 70’li yıllardan beri tanıdığım, izlediğim, yakınında olduğum, birlikte çalıştığım Türkan Saylan’ın sanki sesini duyuyordum. Sanki o konuşuyordu.

Ayşe Kulin’in, kitabı kurgularken birinci tekil şahsı seçmiş olması bence çok yerinde. Bu “Ben” anlatımı, içtenliği yoğunlaştırdığı gibi, okurun o anlatımla özdeşleşmesini sağlıyor. Yine tüm kitabı (331 sayfa) Türkan Saylan’ın yaşamındaki son günlere sığdırması - Türkan Hoca’nın “Ergenekon gerekçesiyle” evinin basılması ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin yirminci yıldönümü kutlaması arasına sığdırması… Kitabın belkemiğini mektuplardan yola çıkarak gerçekleştirmesi… Bütün bunlar Ayşe Kulin’in kurgu ustalığının ürünü.

Mektuplar… Türkan Saylan en eski, en yakın arkadaşlarından Gökşin Sanal’la 13 yaşından başlayarak mektuplaşıyor. Neler yok ki bu mektuplarda, Kandilli Kız Lisesi öğrencisinin hayalleri, geleceğe ilişkin düşünceleri, anne baba baskısından yakınmalar, yıllar geçtikçe aşkı bekleme, âşık olma (mı?), meslek seçimleri, dostluk üzerine duygular, düşünceler, Sartre’dan Lermantov’a edebiyat üzerine düşünceler, şiirler…

Gökşin Sanal’ın seçip Ayşe Kulin’e verdiği mektuplar (hele en erken yıllardakiler), yazarın elinde Türkan Saylan’ın ileride olacağı insanın tohumlarına dönüşmüş. Dünle bugün arasında mektuplar aracılığıyla köprüler kurmuş Ayşe Kulin.

Yalnız Türkan Saylan kitabı değil, dostlukların da kitabı “Türkan”. (Ayşe Yüksel’le dostluğu da harika!)

Kadınlık halleri

Elbet kitapta benim en ilgimi çeken yanlardan biri kadınlık halleri!

“Aşkı beklemek zordu”… Arkadaşının ona fırlattığı “Sen âşık değilsin, âşık olma haline âşıksın” gerçeği…Tek taraflı aşkların aşksız yanında durmanın güçlüğü… Karşılık veremediği aşka, karşısındakini üzmemek için kendini soktuğu zor durumlar…

“Bir kadın için en kutsal meslek, eş ve anne olmaktır” teranesini yineleyen ha bire yineleyen erkekler… Madem erkekler böyle ben de mesleğine düşkün bir hekim seçer evlenirim varsayımı ve eylemi bile “Bir kadın için en kutsal meslek, eş ve anne olmaktır” varsayımını değiştirmeyecektir…

Annelik halleri… Tek başına büyütülen iki çocuk… Bin türlü hasalığa deva bulurken kendi çocuğunun ruhsal sorunlarına çare bulamamak… “Bayan Mükemmel” olma çabası… Kişiliğini kurtarma çabası…

Cüzamlılara uzattığı eli, giderek toplumdan tüm dışlanmışlara Türk, Kürt, Süryani, vs. demeden tüm çaresiz olanlara – eşcinsellere, travestilere, aile içinde şiddet gören kadınlara, okula yollanmayan tüm çocuklara, uzatan bir kadının, bir annenin halleri…

“Beni hırpaladılar, yerden yere vurdular, ne gâvurluğum kaldı, ne Kürtçülüğüm, ne de komünistliğim. Şu son aramayla da darbeci yerine kondum. Umurumda bile olmadı. Çünkü ben gâvur, Kürtçü, komünist veya darbeci değilim. Ben sadece, yüreği insan sevgisi dolu bir hekimim. Ülkemi, insan haklarına ve hukuka saygılı, demokrasiye inanan hükümetlerin idare etmesini isteyen bir vatanseverim.”

“Hayat sana teşekkür ederim, bana güzel işler yapma gücü verdiğin için!”

Teşekkürler Ayşe Kulin.

Cumhuriyet- 6 Kasım 2009

Paylaş

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Zeynep Oral

Gazeteci , yazar, feminist, İnsan Hakları savunucusu, Barış eylemcisi, STK (Sivil Toplum Kuruluşları) bağımlısı; çok sesli, çok renkli yaşam tutkunu… Halen Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve PEN Türkiye Yazarlar Derneği Başkanı. 

Devamı

Sosyal Medya

 
© 2021 Tüm hakları saklıdır.