Bir
Ses
Kitaptan
bir bölüm;
Selimiye
Kışlasının geniş merdivenlerinden aşağıya inerken, yanına çok, güzel,
gösterişli bir kadın polis yaklaştı. Sıcak bir gülümsemeyle, "özür
dilerim, size kelepçe takmak zorundayım." dedi.
Mavi
gözlü, kalın kaşlı, saçlarının önü belli belirsiz ağarmış kadın,
kollarını uzattı, gülerek, "buyrun, hemen kelepçeleyin"
deyip ekledi: "Onlar benim onur bileziklerim. "
1982
yılının 27 Şubat günüydü.
Reha
İsvan'a, 57 yıllık yaşamında ilk kez kelepçe taklıyordu ve 0, henüz,
arkadan değil de, önden kelepçelenmenin ne büyük bir nimet olduğunu
bilmiyordu.
Son
birkaç basamağı elleri kelepçeli indi. Daha önce, iki cezaevi arabasının
beklediğini görmüştü. Birinin içine onu yerleştirdiler. Tek başınaydı.
Cezaevi arabasının küçük camından dışarıyı görebiliyordu. Beklemeye
başladı.
İkindi vaktiydi. Elleri kelepçeli bekliyordu. Nereye götürüleceğini
hiç merak etmiyordu. Biliyordu. Avukatı, Turgut Kazan söylemişti:
"Sizi Metris'e öteki arkadaşlarınızı Maltepe'ye götürecekler."…
Sayfa
9-10

|